"مثلي الذين" - Traduction Arabe en Turc

    • benim
        
    Ve benim gibi tedavi sürecinde gerçekten çalışma imkanı olan insanlardan öğrenilenler, daha geniş bir alanda paylaşılmalı. TED ودروس من أشخاص مثلي. الذين استفادوا من العمل خلال فترة علاجهم. نحتاج أن تكون مشاركة على نطاق واسع.
    Arkada kalanlar da benim gibi hayatı düzende olanlar insanlar. Open Subtitles و الأشخاص الذين يبقون في المؤخرة هم الأشخاص مثلي الذين لديهم تفاهتمهم بحوزتهم
    Onların, benim gibi küçük Güney Carolina kasabasından elinde hiçbir şeyi olmadan gelen biri için güçlü bir etkisi vardır. Open Subtitles هذه القوى تسحب شخص مثلي الذين جاءوا من جنوب بلدة كاروليناالصغيرة من دون اي شئ
    benim gibi olanları da teşvik etmeliyim, kaybedecek birşeyi olmayanları. Open Subtitles لكن اظن انه يجب ان اشجع اكثر من هم مثلي الذين ليس لديهم شئ ليخسروه
    Hele benim gibi bilgili gözüken insanların verdikleri. Open Subtitles خصوصا الكثيرون مثلي الذين يبدون أنهم يعرفون كلّ شيء
    Bu bize ne diyor benim gibi liberal demokrasiyi önemseyen insanlar daha sürdürülebilir bir yol bulmalıyız liberal ve ekonominin içinde kökleri bulunan sürdürülebilir bir demokrasimiz olduğunu güvence altına alan bir yol. TED ما يقوله هذا انه لاشخاص مثلي الذين تهمهم الدمقراطية اللبرالية بانه يجب ان نجد طريقة اكثر استدامة لضمان ان يكون هنالك نوع اكثر استدامة للدمقراطية بطريقة لبرالية و جذوره مغروسة بمبدأ الاقتصاد
    Bu nedenle bir şeyi ya da birisini hatırlamak istediğimizde, kutlamak istediğimizde, ölümün ötesine bakmak ya da hoşçakal demek istediğimizde şiirin kapısını çalarız. Şiiri önemli kılan nedenlerden biridir bu. Sözcüklerin dünyasında benim kadar fazla yaşamayanlar için bile önemlidir. TED لذلك نلجأ للقصائد عندما نريد أن نتذكر شيء أو شخص ما للاحتفاء أو التعزية أو للوداع وهذا أحد الأسباب لأهمية القصائد وبالنسبة للعامة الذين ليسوا مثلي الذين لا يعيشون في عالم الكلمات
    Bu benim için gerçek bir şok oldu ve gösterdi ki benim gibi kendini açık fikirli, toleranslı, birlikten yana sananlar kendi ülkemizi ve toplumumuzu sandığımız kadar iyi tanımıyoruz. TED لقد كانت تلك صدمة بالنسبة لي، فقد دل ذلك على أن الأشخاص مثلي الذين يرون أنهم شاملون ومنفتحون ومتسامحون، ربما لا ندري بالشكل الكافي عن بلداننا ومجتماعتنا بنفس القدر الذي نحب تصديقه.
    Bu bir duygu ve benim gibi çocuklara ölçüler koyuyor, ister yoksul bir bölgede büyüyüp iyi bir hayat elde edeceklere olsun, maddi anlamda daha iyi bir varoluş şansı elde edeceklere olsun, isterse geldikleri koşullarda kalacak olanlara olsun. TED إنه الإحساس، ويقيس إن كان الأطفال مثلي الذين ترعرعوا في مجتمعات فقيرة سيعيشون حياة أفضل، أكانوا سيحصلون على فرصة عيش أفضل مادياً، أو كانوا سيبقون في ظروفٍ حيث نشأوا وآتوا منها.
    Şimdi, benim veri filantropisine -- veri bağışı, veri bilimcisi bağışı ve teknoloji bağışı-- ilgi duymamın sebebi bunun benim gibi şirketlerde çalışmayı seçen genç profesyoneller için anlamlı olması. TED الآن، بالنسبة لي، ما أجده مثيراً حول العمل الخيري للبيانات - التبرع بالبيانات، التبرع بعلماء القرار والتبرع بالتكنولوجيا - إنه ما يعني للمهنيين الشباب مثلي الذين اختاروا العمل لحساب شركات.
    benim gibi bu gemilere giden bilim insanları tarafından taşınıyor ve bu karotları gemide işliyoruz, ardından ileri tetkik için ülkemizdeki laboratuvarlara gönderiyoruz. TED هذا ما يفعله العلماء مثلي الذين يذهبون على متن تلك السفن، نعالج النوى على السفن ثم نرسلها إلى الوطن لمزيد من الدراسة في مختبراتنا.
    Çocuk sahibi olamayan insanlar, bebeklerini taşıyacak benim gibi insanlara bok gibi para vermeye razılar. Open Subtitles أترون, الناس الذي لا يقدرون إنجاب أطفال, مستعدون لدفع مبالغ طائلة لأشخاص مثلي... الذين يستطيعون إنجابه لهم.
    Senin gibi hayatına daha yeni başlayanların ve benim gibi kendini tekrar keşfetmek isteyenlerin şehri. Open Subtitles إنها لأجل أناس مثلك، الذين بدأوا حياتهم، ومثل أناس مثلي الذين... يريدون حقاً إعادة صتع أنفسهم.
    (Alkış) Ve gerçekten heyecan verici olan şu ki, bunu söyleyenler artık sadece benim gibi olağan şüpheliler değil. TED (تصفيق) والشيئ المثير، أن هذا لا يقال من قبل الأشخاص المعتادين مثلي الذين يشاركون في هذا القول عادة.
    Bu araştırmayı yaparak bunu ve bilimsel açıklamanın benim gibi yerini tam olarak bulamayan çocuklar için ne denli önemli olduğunu gösterebilirdim. TED آملت بهذا البحث، لو أستطيع أن أحقق هذا... وإلى أي مدى يكون الاستكشاف العلمي متاحاً للصّغار مثلي الذين لا يجدون العدة والعتاد لذلك.
    Yani, okuldayken benim gibi olan çocukları ne yapacağız? Aranızda bazılarınızın çocukluklarındaki halleri gibi çocuklar - okula giden, ama bilim ve teknolojiyle ilgilenme fırsatı ele geçiremeyen, asla bu fırsatı yakalayamayacak çocuklar? TED ماذا عن كل الأطفال مثلي الذين كانوا في المدرسة -- أطفال مثل بعضكم هناك -- الذين كانوا في المدرسة ولم يحصلوا على فرصة ولن يحصلوا على فرصة أبدا في أن يشاركوا في العلوم والتقنية؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus