Kampüs etrafında ucuz parfüm tutkusuyla gülünç bir fahişe gibi dolanıyorsun. | Open Subtitles | تتخبطين حول الحرم الجامعي مثل عاهرة سخيفة مع ولع للعطور الرخيصة |
Ucuz fahişe gibi yaladın! | Open Subtitles | لقد وقعت يا رجل . وقعت مثل عاهرة ب2 دولار |
Aptal bir sürtük gibi davranmasaydım belanın kokusunu bir kilometre öteden alırdım ve önüne geçerdim. | Open Subtitles | لو لم أتصرف مثل عاهرة غبيـة سوف أرى المشاكل تلاحقهـا هو قادم |
sürtük gibi giyinip gelenlere sebepsiz yere kaba davranacağım. | Open Subtitles | وأنا سوف ألبس مثل عاهرة وأكون وقحة مع الجميع من غير سبب |
orospu gibi davranmayıp, istediğin gibi mi olayım yani. | Open Subtitles | ماذا كنت سأقول؟ ارجو ان لاتتصرفى مثل عاهرة او تصبحى عاهرة؟ |
- Evet, Prince'ın tavuğundan bir parça yedin mi, kilisedeki orospu gibi terlemeye başlarsın. | Open Subtitles | أجل تأخذ قضمة من ساخنة الأمير وتبدأ بالتعرق مثل عاهرة في كنيسة |
Neden küçük bir kaltak gibi davranıyorsun sen? | Open Subtitles | لماذا تتصرف مثل عاهرة صغيرة الآن؟ |
Büyücüler için bir fahişeye benziyorsun | Open Subtitles | تبدين مثل عاهرة للسحرة |
İlk seferin özel olmalı, üvey babanın sana ısmarladığı bir fahişe gibi. | Open Subtitles | الأوّل يجدر أن يكون شخصاً خاصّاً، مثل عاهرة يشتريها لك أبوك. |
Plajda ayvayı yemiş ve sonra da cesedini bulmalarından önce güneşte bir hafta kavrulmuş ölü bir fahişe gibi kokuyorsun. | Open Subtitles | فرائحتك مثل عاهرة ميته غُسلت على الشاطئ وأحمرت تحت الشمي لأسبوع قبل أن يجدوا جثتها حتى |
O senin saçını yaptığından beri, sonunun büyük bir fahişe gibi görünmek olduğunu düşüyorum. | Open Subtitles | بما أنه من تسرح شعرك فمن الأرجح أنني سأصبح أبدو مثل عاهرة كبيرة |
Biri kilisedeki fahişe gibi ayrı duruyor. Adı Mikail Bolotov. | Open Subtitles | شخص واحد خرج من القائمة بغرابة مثل عاهرة في كنيسة وهو " ميكاييل بولوتوف " |
Senin hızlı koştuğunu hayatımda görmedim. Bana bir fahişe gibi göründü dostum. | Open Subtitles | لم أراك تعبث هكذا في حياتكَ - لقد بدت لي مثل عاهرة - |
Hayır. Bu topukluları giymiyorum. fahişe gibi görünüyorum. | Open Subtitles | كلا لن أضع الكعب سأبدوا مثل عاهرة |
Çünkü ufak, korkak bir sürtük gibi saklanıyorsun benden. | Open Subtitles | هذا لأنكَ كنتَ تختبئُ مني مثل عاهرة صغيرة و خائفة |
Bütün gün, kimsenin ne düşündüğü umrumda olmayan, sert, soğukkanlı bir sürtük gibi davranıyorum. | Open Subtitles | - انا أَتجوّلُ طِوال النهار وأتَصَرُّف مثل عاهرة قاسية كالمسامير لا أعير إهتمام |
İsa adına, kilisedeki bir orospu gibi terliyorsun. | Open Subtitles | المسيح، أنت التعرق مثل عاهرة في الكنيسة. |
Benim kızım, Prenses, sıradan bir orospu gibi davranıyor. | Open Subtitles | ابنتي، الأميرة، يتصرف مثل عاهرة المشتركة. |
Aslında o seni küçük bir kaltak gibi kontrol ediyor. | Open Subtitles | انها تسيطر عليه مثل عاهرة لعينة تافهه |
Ölü bir fahişeye dönmüşüm! | Open Subtitles | إنّي أبدو مثل عاهرة ميّتة! |
Eğer bir İtalyan fahişesi gibi giyineceksen en azından günümüz İtalyan fahişeleri gibi giyin. | Open Subtitles | إن كنتِ سترتدين مثل عاهرة إيطاليّة، فأقلّه ارتدي موضتهن لهذا العام |