Daha önce Böyle bir bölge ya da bu kadar soğuk hava seçmediler. | Open Subtitles | إنهم لم يختاروا أرض مثل هذة من قبل أو طقس بارد مثل هذا |
Bu yüzden de Böyle bir durumda onları israf edemem. | Open Subtitles | تستطيعين مواعدتهم انا استطيع التفريط فيهم بأي لحظه مثل هذة |
Ve Böyle bir çok örnek var. | TED | وهناك العديد من الأمثلة الأخرى مثل هذة. |
Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف |
Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف |
Ha-ha-ha. Bakışını görmen gerekirdi, bunun gibi bir şeydi: Ben bir eziğim. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى النظرة المرتسمة على وجهك كانت مثل هذة: |
Başımıza bu kadar bela açmamış olmayı dileyeceksin. | Open Subtitles | كنا نتمنى بالا توقعنا فى مثل هذة المشاكل |
Kim, Böyle bir aracı tasarlayıp yapabilir ki? | Open Subtitles | كيف يمكن لشخص أن يتحمل ويبنى مثل هذة السفينة |
Efendim, insan Böyle bir hikaye uydurabilir mi? | Open Subtitles | مع ذلك , يا سيدى هل أختلق مثل هذة القصة ؟ |
Bir adamın Böyle bir arabası vardı. | Open Subtitles | أعرف رجل كان لدية سيارة مثل هذة ذات مرة. |
Böyle bir yeteneği hiçbir zaman kaybedemezsin. Sadece nasıl kullanılacağını unutursun. | Open Subtitles | أنتي أبداً لا تفقدي هدية مثل هذة ولكنك فقط نسيتي كيف تستخدميها |
Böyle bir durumda öbürleri ne yapardı bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف يتصرف الآخرون في مثل هذة الحالات. |
Milyonlarca senedir Böyle bir kadınla beraber olmadı. | Open Subtitles | لايمكن ان يحصل على امرأة مثل هذة في مليون سنة |
- Çok fazla değil. - Henri Böyle bir hücrede ne kadar kaldı? | Open Subtitles | ليس كثيراً - كم من الوقت حُبس هنرى فى مثل هذة الحجرة ؟ |
Polis teşkilatını utandıran Bu tür trajediler böylece bir daha tekrarlanmayacak. | Open Subtitles | والتردجيا مثل هذة لن تعيد كل هذة الاجزاء اللعينة مرة اخرى |
Bu tür gezilerin problemi, her gece amatör eğlencelere maruz kalmak. | Open Subtitles | مشكلة الرحلات البحرية مثل هذة أنك تضطر إلى سماع تسلية الهواة كل يوم |
Bu tür durumlarda ne yapılacağını her zaman bilir. | Open Subtitles | ان دائما تعرف ما يجب فعلة فى مثل هذة المواقف |
Bu tür ayarlamalar yapıldığında ona sadık kalınmalı, Bayan Smith. | Open Subtitles | عندما تتخذ مثل هذة التدابير يجب أن تنفذ يا آنسة "سميث" |
Bunu hatırlıyorum, çünkü tam o sırada bir kek yiyordun ve sen, "Ahbap, bu dönem tıpkı bunun gibi olacak." | Open Subtitles | أتذكر لأنك كنت تأكل قطعة كعك وقتها وقلت يا صاحبى فصل نصف السنة سيكون مثل هذة |
Mesela bunun gibi hepimiz sadece oturmuş, arabanın içinde konuşuyoruz. | Open Subtitles | تعرف، مثل هذة الأشياء، حيث اننا جميعا فقط جالسين نتحدث في السيارة. |
Bugünlerde bunun gibi yüzlerce vakayla karşılaşıyoruz, Bay Waverly. Eğer her birinin izini sürecek olsak... | Open Subtitles | نحن نرى المئات مثل هذة القضية يا سيد "وايفرلي" و إن ذهبنا لتحري كل واحدة.. |
Başımıza bu kadar dert açtığınıza çok pişman olacaksınız. | Open Subtitles | كنا نتمنى بالا توقعنا فى مثل هذة المشاكل |