Harvard İşletme bölümünde öğretim görevlisiyim ama mecazi hatta belki de kelimenin tam anlamıyla "tutuşmuş" bir organizasyona gitmek inanılmaz ilgimi çekmişti. | TED | أنا أستاذة في كلية هارفارد لإدارة الأعمال، لكني كنت منجذبة للغاية للذهاب إلى منظمة كانت مجازيًا وربما حرفيًا مشتعلة. |
Gizli servis, her odaya içi su doluymuş ...gibi bakmamızı isterdi, mecazi anlamda. | Open Subtitles | الخدمة السرية تدربنا على التفكير بكل غرفة كما لو أنها مليئة بالماء، نتحدث مجازيًا |
Hayır, hadi ama, birçok mecazi kurşundan ve birkaç gerçek kurşundan sıyrıldık. | Open Subtitles | كلا، بحقكم، تمكنا من تجنب أمر كارثي مجازيًا وبعض الرصاص الحقيقي |
Johnson ve Lakoff aşk için yeni bir Mecaz öneriyor: Ortak yapılan bir sanat eseri olarak aşk. | TED | اقترح جونسون ولاكوف تعبيرًا مجازيًا جديدًا للحب: الحب كعمل فنّي مشترك. |
Onun bir parçası olmamı istedi. Mecaz anlamda değil gerçekten. | Open Subtitles | كانت تريد مني أن أكون جزءً منها ليس مجازيًا بل حرفيًا |
Bu yüzden size anahtarları vereceğime bu binayı içinde siz de varken resmen yakmayı tercih ederim dediğimde mecazi anlamda mı dedim yoksa gerçek anlamda mı bilemeyeceksiniz. | Open Subtitles | لذا، عندما أقول أنني حرفيًا سأحرق هذا البناء وأنتِ فيه قبل أن أسلّمكِ مفاتيحه، لن تعرفي ما إذا كنت أتحدث مجازيًا أم حرفيًا. |
Ben onu mecazi bir deyim sanıyordum. | Open Subtitles | دائمًا ما ظننت أن هذا تعبيرًا مجازيًا |
Hem mecazi hem gerçek anlamda. | Open Subtitles | مجازيًا وحرفيًا |
mecazi konuşuyor. | Open Subtitles | -ماذا ؟ -إنه يتحدث مجازيًا |
mecazi anlamda. | Open Subtitles | أتحدث مجازيًا . |