Ama bugün senin şanslı günün çünkü bize paranın nerede olduğunu söylersen buradan suçsuz ve özgür biri olarak çıkarsın. | Open Subtitles | ومع ذلك، واليوم هو يومك المحظوظ 'السبب إذا كنت تقول لنا حيث يوجد المال، أنت تمشي من هنا مجانا واضحة. |
O burda beleş, para mara verdiği yok ve benim kızanım falan değil. | Open Subtitles | يعيش هنا مجانا بدون دفع اى ليرة وهو ليس ابنى |
Evet, ama onlara benim büyükbabam olduğunu söyleyince beleşe dondurma verdiler. | Open Subtitles | أجل ، لكني أخبرتهم أنه جدي لذا حصلت على المثلجات مجانا |
On kural ve üç anahtar, üzerlerinden geçmeyeceğim çünkü kitap yazmamın nedeni bu, ve internette ücretsiz olmasının da nedeni. | TED | العشرة قوانين و الثلاثة مفاتيح موجودين في الكتاب، لذلك لن أسردهم. و لذلك السبب هو متوفر على صفحات الانترنت مجانا. |
Nasıl olurda bu kadar boş ıvır zıvırı isteyebilirsin, değeri bile yok? | Open Subtitles | ما رأيك بأن تحصلين على كل هذه الأغراض مجانا ؟ |
Şimdi serbest kaldım. | Open Subtitles | الآن، مع بي مجانا ، وانه كان عليه أن يذهب |
Kargalar onu öldürdü, çünkü hiçbir güneyli onu savunmazken o özgür halkı savundu. | Open Subtitles | الغربان قتلته بسبب تحدث عن القوم مجانا عندما لن يكون هناك الجنوبيين الآخرين. |
Cinsel açıdan bu kadar özgür olmaya gerçekten hazır mıydı? | Open Subtitles | هل كانت فعلا قادرة بأنها هذا مجانا جنسيا؟ |
İlk kural özgür Dağıtım demek... beleş dağıtım demek değildir. | Open Subtitles | الحق الاول: حرية اعادة التوزيع وهذا لايعني مجانا كما لو انه ليس له ثمن |
Ama eski polisler beleş mal alamaz. | Open Subtitles | و لكن رجال الشرطة السابقين لا يحصلون عليها مجانا |
Artık beleş yok Randy. Az önce kalabalığın anasını ağlattım. | Open Subtitles | لا يمكننى ان افعل هذا مجانا , راندى لقد ابهرت كل هذا الحشد |
Ta San Franciscolar'dan buraya beleşe çalmak için gelmedik, adamım, anladın mı? | Open Subtitles | نحن لم نتبعك من سان فرانسيسكو لتعزف مجانا يا رجل؟ |
Bunu beleşe yaparsan sonu gelmez. Biraz ücret iste! | Open Subtitles | سترى في النهاية انها لن تفعلها مجانا ستطلب مقابل شيئ |
Şimdi bu okul sistemini ücretsiz olarak dünyaya yaymak için çalışıyorum ve fark ettim ki çok ilginçtir, kimse bunu bedavaya istemiyor. | TED | الأن أعمل على جعل هذا النظام المدرسي المجاني متاحا للعالم و لقد وجدت بشكل مثير للاهتمام أن لا أحد يرغب فيه مجانا. |
İlk günden itibaren Noam ve ben bütün bu yapı taşlarını internette açık kaynak olarak ücretsiz erişime açmaya karar verdik. | TED | ومن أول يوم، نعوم وأنا قررنا وضع جميع هذه اللبنات متاحة مجانا في المصدر المفتوح على شبكة الإنترنت. |
Bu dünyada hiçbir şey boş değildir... | Open Subtitles | لا شيء في هذا العالم مجانا ياصديقي من فضلك؟ |
O güç çıkaran iksirdi. Cole'u serbest bırakmak için yaptım. | Open Subtitles | هو أن جرعة تجريد السلطة لقد تقدمت لكول مجانا. |
Sadece düşünün, otoban kenarlarına dikilirlerse sadece oksijen ve diğer özgürce var olan saf kaynakları kullanıp yolu aydınlatabilirler. | TED | فكر فقط ، لو تم زراعتها على جوانب الطرقات السريعة سوف تضئ الطريق بإستخدام الأكسجين فقط و موارد نظيفة أخرى متاحة مجانا. |
Hatta bedavadan mavi boya bile atarım istersen. | Open Subtitles | يمكنني اضافة الازرق زيادة و مجانا أذا أردت |
Mesela, uçağa bindiniz diyelim, bir film gösteriyorlar ve bunu bedavaya izleyebiliyorsunuz, ama sesini duymak için para ödüyorsunuz. | TED | على سبيل المثال عندما تكون على متن الطائرة ويعرضون فيلما تشاهده مجانا ام عندما ترغب في سماع الصوت يجب أن تدفع |
Şu anda dışarıda, sokaklarda serbestçe dolaşıyor. | Open Subtitles | وهي الآن تسير مجانا في تلك الشوارع هناك. |
- Lanet olsun elbette önemli. - Önemli olan bunun karşılıksız olmayacağı. | Open Subtitles | أنه شيء لعين ما هو مهم أن هذا لن يكون مجانا |
Bir dahakine yine hoşuna gitmezse ücret almayacağım. | Open Subtitles | اذالمتحبذلك . فسوف اضاجعها مجانا المره القادمه. |
Biraz şansın varsa, seni bedava tıraş edecek başka bir enayi bulursun. | Open Subtitles | مع حض قليل .. ستجد غريب اطوار آخر غيري ليحلق لك مجانا |