Bu beş adımlı süreç sadece bir araç ve bu kesinlikle zor kararları hayatımızdan silmeyecek. | TED | عملية الخمس خطوات هي مجرد أداة واحدة، في الوقت الراهن لايمكنها معالجة القرارات الصعبة في حياتنا. |
İnsanın, diğerlerinin düşündüpü gibi düşünen, hareket ettikleri gibi hareket eden, benliği olmadan yaşayan, kendinden başka herkesin ihtiyaçlarına hizmet eden, başkalarının kullanımı için bir araç olduğunu iddia eder. | Open Subtitles | هو يدعى أن الأنسان هو مجرد أداة لاستخدام الأخرين وعليه أن يفكر كما يفكرون يفعل كما يفعلون وان يعيش بلا انانيه، وفى بؤس العبودية ليس لأى غرض بل لأجله هو |
Sanatın, yalnızca evrimsel bir araç olduğunu söylüyoruz. | Open Subtitles | لذا، نحن نقول أن الفنّ مجرد أداة تطوّرية |
Unuttun mu, ben sadece bir aracım. | Open Subtitles | أتذكر؟ أنا مجرد أداة |
Ben sadece bir aracım. | Open Subtitles | أنا مجرد أداة! |
Ne kadar özür dilesem az. Senin işe yaramaz bir alet olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لا يمكنني الاعتذار لك كفاية كنت أحسبك مجرد أداة عديمة النفع |
Sakın unutma, bir XO kör bir araç değildir. | Open Subtitles | فقط تذكر أن الضابط التنفيذى ليس مجرد أداة حادة |
Şimdilik Profounder henüz emekleme aşamasında gayet erişilebilir, gayet anlaşılır bir araç, bir vasıta. | TED | الان .. ان " برو فاوندر " هو البداية فحسب وهو موقع محسوس .. و واضح جداً .. انه مجرد أداة |
Yalan söyleyebilmek için bir araç. | Open Subtitles | مجرد أداة للتمكن من الكذب |
Öfke sadece bir araç. | Open Subtitles | إن الغضب مجرد أداة |
Öfke sadece bir araç. | Open Subtitles | إن الغضب مجرد أداة |
Pandora yalnızca bir araç. | Open Subtitles | أعني ،أن باندورا هي مجرد أداة |
Hayvan sadece kullanılan bir araç; | Open Subtitles | -الوحش مجرد أداة |
Kullanılıp atılmış... yıpranmış bir alet. | Open Subtitles | مجرد أداة كي تتلاعب بك ثم ترميها |
- Bu sadece bir alet. | Open Subtitles | هذه مجرد أداة. |