kabine toplantısını su altında yaptı. | TED | قام بعقد اجتماع مجلس الوزراء تحت الماء. |
Bütün kabine Uzakdoğu'daydı. | Open Subtitles | وكان مجلس الوزراء بأكملهم في الشرق الأقصى |
- Şimdi bile söyledikleri şu... kabine inzivaya çekildi. | Open Subtitles | حتى الآن، يقول أن مجلس الوزراء بدأ تنفيذ حالة العزلة |
kabine hapiste olmanın yararına inanıyor. | Open Subtitles | إن مجلس الوزراء يعتقد بأنه مفيد في السجن. |
Bir saate kadar kabine ile toplanacağız. | Open Subtitles | سنكون في اجتماع مجلس الوزراء خلال الساعة |
Gerekli olan kabine üyeleriyle bir konferans görüşmesi ayarla. | Open Subtitles | اعدّ مؤتمراً مصوراً مع أعضاء مجلس الوزراء |
1796'da kabine odası oldu. | Open Subtitles | ومنذ عام 1796 كانت هذه حجرة مجلس الوزراء |
- Şimdi bile söyledikleri şu... kabine inzivaya çekildi. | Open Subtitles | حتى الآن، يقول أن مجلس الوزراء بدأ تنفيذ حالة العزلة |
Kururugi yönetiminin 2. döneminde eski Japonya'nın kabine İşleri Bakanı'ydı. | Open Subtitles | كان رئيس أمناء مجلس الوزراء في اليابان سابقا خلال الفترة الثانية لحكومة كوروروغي |
Sana kabine altındaki işler için adayları inceleme sorumlusu görevini teklif ediyor. | Open Subtitles | في استعراض المرشحين لوظائف في مجلس الوزراء. |
Başkan benim tavsiyemi istediğinde, verebildiğim tavsiyeyi veririm. Bu kabine tarafından her zaman hoş karşılanmayabilir. | Open Subtitles | عندما يطلب مني المحامي الخاص بي المشورة أخبره إنه غير مرحب به في مجلس الوزراء |
kabine üyelerinden kimlerin kayıp olduğunu da öğrenin. | Open Subtitles | واستفسر أي عضو في مجلس الوزراء ما زال في عداد المفقودين. |
Oval Ofis'ten çıkıp, hava borusundan sağdaki kabine Odası'na gidin. | Open Subtitles | حسنا ،أيها الفريق. إنعطفوا حول المكتب ، الأن في غرفة مجلس الوزراء ، الطابق الثاني ،من خلال فتحات التهوية. |
Sadece diğer kabine üyelerine yapabileceğini göstermek için. | Open Subtitles | فقط لأُري أعضاء مجلس الوزراء أنّني أستطيع ذلك |
Yalnızca Shin Bet değil, kabine ve Başbakan da başarısız olmuş, bir bakıma Shin Bet kayırılmıştı. | Open Subtitles | لم يفشل الشاباك وحده بل ايضاً مجلس الوزراء ورئيس الوزراء فشلوا كذلك بالكاد كانوا يشرفوا على الشاباك |
Havadis buydu demek. Bakan olacağına dair söylentiler dolaşıyordu zaten. | Open Subtitles | هذا هو الخبر، هناك أخبار بأنك ستصبح في مجلس الوزراء |
İşiyor gibi yapıp bir sürü ilaç dolabı karıştırmıştım. | Open Subtitles | لقد بحثت في كثير من الطب مجلس الوزراء ، بينما تظاهرت أنا كنت قد ليتبول. |
Başbakan Valis'i takdim edebilir miyim? | Open Subtitles | إسمحوا لي بتقديم رئيس مجلس الوزراء فاليس |
Eğer Başkan burada bütün kabineyle beraber olsa bile fark etmez. | Open Subtitles | لا يهم إن كان الرئيس هناك مع مجلس الوزراء بأكمله |
Kabinenin geri kalanı sizi Beyaz Saray'da bekliyor. | Open Subtitles | بقية مجلس الوزراء ينتظرك في البيت الأبيض |
Yok, babanın Bakanlar Kurulu toplantısında neredeyse bir saat boyunca | Open Subtitles | إنها عندما استغرق والدك ساعة تقريبا من اجتماع مجلس الوزراء |
Girişte dolabın içinde. | Open Subtitles | في مجلس الوزراء مع مرآة، في وتضمينه في الإدخال. |
Başkan, Siyah Pipo adı verilen ve devlet eliyle yönetilen bir suikast operasyonunun skandala dönüşen... sonuçlarını görüşmek için bugün kabineyi acil olarak topladı. | Open Subtitles | مراسلعلىالتلفزيونِ: الرئيس إجتمعَ طوارئ إجتماع مجلس الوزراء اليوم |