Hepsini topladığınızda sonuç 2.3 milyon kelimelik TEDTalk oluyor, ki bu da yaklaşık üç İncil'e bedel içerik demek. | TED | الآن إن أخذنا هذه مجتمعة نحصل على 2.3 مليون كلمة في محادثات تيد، والتي هي مقدار محتوى ثلاث أناجيل. |
İçerik sınırlaması yok ve veri trafiği tamamen eşit uygulanıyor. | Open Subtitles | لا قيود على محتوى الأمور يعالج سير كل الأمور بالتساوي |
Fakat, bir madde daha var; bu da teknolojinin sağlayabileceği faydalar çünkü bu basılmış statik bir içerik değil. | TED | ما زال هناك عنصر آخر، وهو الفوائد التي يمكن للتقنية أن تصنعها، لأنها ليست محتوى مطبوع وثابت. |
Çocukçaydı. Ne bir bakış açısı, ne de ahlaki içeriği vardı. | Open Subtitles | لقد كان طفولي ليس به وجهة نظر للحياة او محتوى أخلاقي |
Ona loncasının miktarı onaylacağını söyle. | Open Subtitles | أخبره أن نقابته ستؤكد له محتوى الكلام |
Soruşturma Kurulu içeriğiyle ilgili bir şey sormuyorum sayın yargıç. | Open Subtitles | سيادة القاضي انا لا أسأل عن محتوى إجراءات الهيئة الكبرى |
Peki ama şişenin içindeki ne olursa olsun, üstüne 30 yazıyorlar. | Open Subtitles | هذا إن كان محتوى الأنبوب بالفعل 30 فأحياناً يكون 30 وأحياناً أخرى أربعة |
Benim için gerçekten önemli olan bir diğer şeyse, Hindistana özgü ama aynı zamanda çok çağdaş bir içerik yaratmatı. | TED | شيء آخر مهم بالفعل لي هو خلق محتوى هندي ولكن أيضا معاصر جدا. |
Yalnızca bir harfini değiştirirseniz, daha iyi bir kelime ve içerik elde edersiniz: free (bedava) | TED | إذا قمتم بتغيير حرف واحد فقط في ذاك المحتوى تحصلون على كلمة أفضل بكثير، محتوى أفضل بكثير، حرية |
Daha az iş olacak iş modelinin bir sürümü yok mu? Ama daha müthiş içerik ve hatta daha canlandırıcı içerik? | TED | ألا يوجد إصدار من نماذج التجارة التي تفكربشكل أقل عن المحتوى وأكثرعن المحتوى الرائع ومن المحتمل عن محتوى راقي؟ |
Gördüğünüz şey bizzat etkileşimde bulunma ve statik içerik almak arasındaki beyin aktivitesi farkı. | TED | ما تشاهدونه هو الفرق في نشاط الدماغ بين التفاعل بشكل شخصي وأخذ محتوى ثابت. |
Ya çocuklarla düzenli olarak ekranlardaki içerik hakkında konuşmaya başlarsak? | TED | ماذا لو بدأنا التحدث إلى الأطفال على نحو منتظم حول محتوى هذه الشاشات؟ |
Orijinal içerik üretiyorsunuz, spor liglerine size orijinal içerik sağlaması için para veriyorsunuz, buna karşı reklamlar koyuyorsunuz ve --bam artık bir medya şirketisiniz. | TED | أنت تنشئ محتوى أصلي، وتدفع للاتحادات الرياضية لتمنحك محتوى أصلي، وتدير دعاية ضدها، إذًا أنت شركة إعلامية. |
Öncelikle, çevrim içi ders içeriği bir süredir kullanılabilir durumda. | TED | فوق كل شيء، محتوى الكورسات على الإنترنت كان متاحاً لفترة طويلة |
Tehlikeli ve korkutucu durumları içeren rüyalar sık sık karşımıza çıkar ve ilkel içgüdü provası teorisine göre bir rüyanın içeriği, o rüyanın amacı için önemlidir. | TED | الأحلام التي تشمل خطورة وتهديد هي حالات شائعة جداً وغريزة بدائية، ونظرية معادة ترى أن محتوى الحلم غرض غير هام |
Bu nedenle malzemelere kapalı döngüler içinde ihtiyacımız var, ama onları milyonda bir parçacığına kadar incelememiz gerekli: kanser, doğum kusurları, mutajenik etkiler, bağışıklık sistemi bozuklukları, biyolojik çözünürlülük, dayanıklılık, ağır metal miktarı, onları nasıl ürettiğimizin bilgisi ve üretimleri vs. için. | TED | لذلك نحن بحاجة لمواد في دورات مغلقة. لكننا بحاجة لتحليلها وصولاً الى أجزاءها من المليون لما يتعلق بمرض السرطان، التشوهات الخلقية، التأثيرت المطفرة، تعطيل أجهزتنا المناعية، التحلل البيولوجي، العلل المزمنة، محتوى المعادن الثقيلة، معرفة كيفية صنعها وانتاجها وهلم جرا. |
Russek'in sinyal kaynağını değiştirip, ...mesajın içeriğiyle oynadın. | Open Subtitles | جعلت الامور وكأنه روسيك بتعديل نقطة اشارة الاصل. وتغيير محتوى الرسالة. |
Bazı muhabirler haberi değerli yapan şeyin içindeki politik unsurlar olduğunu sanır. | Open Subtitles | بعض المراسلين يعتقدون أنه محتوى سياسي ذلك يجعل القصّة بارزة |
Burada gördüğünüz her bir bağlantı bir kimsenin söylediği bir şey ile içerikler arasındaki gerçek ğlantıları gösteriyor. | TED | كل رابط من هذه الروابط التي ترونها المقدمة هنا هي علاقة فعلية كونت بين شئ قاله شخص ، بين قطعة من محتوى. |
Hem otopsi hem de bunun içinde ne olduğunu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | وأريد كذلك من المعمل أن يخبرنى عن محتوى هذه الزجاجة |
Toprağın organik karbon içeriğinde... parçacık büyüklüğü ve hacim yoğunluğunda dağılım ve bozulma var. | Open Subtitles | ثمة تحلل في محتوى الكربون العضوي في التربة كذلك توزيع معين و كثافة كبيرة |
Hayır. Korkarım içeriğinden hiçbir zaman haberdar olmamıştım, Yarbay Sheppard. | Open Subtitles | لم أطلع يومًا على محتوى التقرير |
Bu da ortalama içeriğe yer vererek, Amerikan halkının üçte birine bedavaya ulaşabileceğiniz anlamına geliyordu -- çok berbat olmayan şeyler yaparak onlarca milyon kullanıcıya ulaşabiliyorlardı. | TED | والذي كان يعني أنه إن كنت ترشّح محتوى متوسط، فستحصل على ثلث ساكنة الولايات المتحدة مجانا -- عشرات الملايين من المستخدمين فقط للقيام بشيء ليس بالفظيع. |
Onu baştan çıkaracaksın ve raporunun içeriğini öğrenerek derhal bana getireceksin. | Open Subtitles | ستقوم بإغوائها ثم ستعرف محتوى تقريرها و أوصله لي مباشرةً أغويها؟ |
Geçtiğimiz sekiz ay boyunca, bu bantların gizemli içerikleri kafamın üstünde Demokles'in kılıcı gibi asılmışlardı. | TED | خلال الأشهر الثمانية الماضية، محتوى هذه الأشرطة الغامض ظل معلقا كسيف ديموقليس فوق رأسي. |
Tüm içeriklerini bu hafta tesislerimize taşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحرك كل ما لديهم محتوى الى مركزنا هذا الأسبوع. |