Ve ikimizin şansına, yolun iki mil aşağısında bir otobüs durağı bulduk. | Open Subtitles | ولحسن حظ كلينا، بعد ميلين على الطريق، وجدنا محطة للحافلات |
Burası bir kilise, otobüs durağı değil. | Open Subtitles | هذه هي ليست كنيسة محطة للحافلات. |
- Şu yolun çeyrek mil ilerisinde otobüs durağı var. | Open Subtitles | -هناك محطة للحافلات على بعد ربع ميل بهذا الاتجاه |
Otostopla en yakın otobüs durağına gittim. | Open Subtitles | ركضت إلى أقرب محطة للحافلات , و قام حاجب طيب القلب , صاحب عيون حزينة |
Hayır, sadece en yakın otobüs durağına kadar gidecektim. | Open Subtitles | كلا، إلى أقرب محطة للحافلات فحسب |
Onu 9 yaşımdan beri seviyorum ve beni otobüs durağında belalı bir heriften korumuştu. | Open Subtitles | لقد أحببت لها منذ كنت في التاسعة وقالت لي المحمية من الفتوة في محطة للحافلات. |
O zaman biliyoruz ki otobüs durağı burada patladı ve sonra kuzeydoğuya gittiler. | Open Subtitles | لذلك... نحن نعلم أن محطة للحافلات الانفجار وقع هنا ثم ذهبوا شمال شرق البلاد. |
- otobüs durağı! | Open Subtitles | محطة للحافلات. |
Onu otobüs durağına götüreceğim şimdi. | Open Subtitles | الآن أنا في طريقي إلى محطة للحافلات... |
En yakın otobüs durağına. | Open Subtitles | أقرب محطة للحافلات. |
Sonra bir gün, sınıfımdaki güzel kızlardan biri karşıma çıktı ve dedi ki "Babanın dükkanının karşısındaki otobüs durağında inmiştim. | Open Subtitles | وفي يوم ما أتت أحدى الفتيات الجميلات التي تدرس بصفي إليّ وقالت لقد توقفت في محطة للحافلات عبر الشارع من أمام متجر والدك |
- Şu iki herif, otobüs durağında Dick Reed'i bekleyen herifler. | Open Subtitles | أولئك الرجلين هناك حق - هؤلاء هم الرجال الذين كانوا في محطة للحافلات في انتظار ريد ديك. |