"محظوظ أن" - Traduction Arabe en Turc

    • için şanslısın
        
    • için şanslı
        
    • şanslısınız
        
    • için şanslıyım
        
    • için çok şanslı
        
    Bu kadar kolay yırttığın için şanslısın. Eğer ben olsaydım, hapse girerdin. Open Subtitles أنت محظوظ أن تركك بسهولة لو كان الامر معي لكنت في السجن
    Hala 1.5 dolara bir şeyler veren bir yer olduğu için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ أن ما زال هناك مكان يخدم بدولار ونصف
    Bu duygu makinesinin duyguları olmadığı için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ أن آلة المشاعر هذه لا تمتلك مشاعر
    Mahkeme onu hapse geri tıkmadığı için şanslı bile. Open Subtitles لقد أخفق إنه محظوظ أن القاضي لم يرمِه في السجن
    Bay Collins, böyle sıradışı ince iltifatlar yapabilme yeteneğine sahip olduğunuz için şanslısınız. Open Subtitles يالك من محظوظ,أن تمتلك تلك الموهبة الأستثنائية فى تقديم المديح الرقيق
    İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. Open Subtitles أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة
    Jonathan sizin gibi bir eşi olduğu için çok şanslı. Sanırım bunu biliyor. Open Subtitles جوناثان محظوظ أن يكون عنده شخص ما مثلك، وأنا أتخيّل بأنّه يعرفه.
    Bu senin payın. Bu kadarını alabildiğin için şanslısın. Open Subtitles هذا نصيبك أنت محظوظ أن تحصل على هذا
    Theresa'nın telgrafını götüreceğin için şanslısın. Open Subtitles وكهنة، فحتمـاً ستموت على أعتابهـم "أنت محظوظ أن تحصل على برقية "كرامدي
    Atış yaptığım kolum olmadığı için şanslısın. Open Subtitles أنتَ محظوظ أن هذه لم تكُن يدي القوية
    Unutma, iyi bir arkadaşın olduğu için şanslısın. Open Subtitles تذكّر، أنت محظوظ أن لديك... صديقًا وفيًّا
    Baban seni duymadığı için şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظ أن والدك لم يسمعك
    Yaşadığın için şanslısın. Open Subtitles محظوظ أن أستعيد حياتي
    Sen de onun hayatında olduğu için şanslı Rahibe Berta. Open Subtitles وهو محظوظ أن يكون لك، جدا، الأخت بيرتا.
    - Tamam, ailem öldüğü için şanslı olduğumu söylememişsin gibi davranacağım ve hemen bu muhabbetten uzaklaşacağım. Open Subtitles - حسنا، أنا ستعمل التظاهر أنك لم أقول أنا محظوظ أن والدي قد لقوا حتفهم
    Onlardan önce geldiğiniz için şanslısınız aslında. Open Subtitles أنك محظوظ أن إستطعت أن تأتي قبلهم ، حقيقةً
    Eviniz sadece gençler yurdu olduğu için şanslısınız. Evini kuru temizlemeye çeviren bir aile vardı. Open Subtitles أنت محظوظ أن هذا سكن شباب فحسب، إحدى الأسر افتتحت متجر تنظيف جاف
    İyi bir hizmetçiye sahip olduğum için şanslıyım. Open Subtitles أنا محظوظ أن يكون عندى مدبرة منزل ممتازة
    Burada olduğum için şanslıyım. Bir çatıcım vardı. Bir uçaktaydım. Open Subtitles أنا محظوظ أن أكون هنا كان لدي روفي عندما كنت على الطائرة
    Hayır, yok, ne kadar şanslı olduğu hakkında hiçbir fikri yok. İkimize de sahip olduğu için çok şanslı. Open Subtitles كلا، لا يدري كم هو محظوظاً محظوظ أن لديه كلينا
    Hayır, yok, ne kadar şanslı olduğu hakkında hiçbir fikri yok. İkimize de sahip olduğu için çok şanslı. Open Subtitles كلا، لا يدري كم هو محظوظاً محظوظ أن لديه كلينا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus