Ve sanat okuluna kabul edildim ama onun yerine askere gidiyorum. | Open Subtitles | وقُبلتُ في مدرسة الفنون. ولكنني أُدرجت في قائمة الجيش عوض ذلك. |
sanat okuluna giderek bütün bunları bozmayacaksın. | Open Subtitles | لذا فانت لن تضيعين كل هذا بذهابك الى مدرسة الفنون تلك |
Barselona'dayız ve sen sanat okuluna gidiyorsun. | Open Subtitles | دعينا نتخيل أننا فى برشلونه وانتى فى مدرسة الفنون |
Sanat okulu. İş arıyorum, reklam oyunculuğu. | Open Subtitles | مدرسة الفنون وأبحث الاّن عن مهنة فتى إعلانات |
Sanat okulu ve satış işinde de böyle demiştin. | Open Subtitles | هذا ما قلته عن مدرسة الفنون و عن المبيعات |
Bana aldırmayın. Kıyafet giymeyen insanlarla Sanat okulunda okudum. - Kusura bakmayın. | Open Subtitles | لا مانع عندي, كنت في مدرسة الفنون مع الناس الذين لا يضعون ملابس عليهم |
Baban seni üniversiteye göndermek istedi, bense senin tarafını tutup, onu ikna ederek güzel sanatlara gitmeni sağladım, o ise başıboş kalıp başkalarına karşı savunmasız kalacağın için bunun yanlış olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | اباك أراد أن تذهبي للجامعة وأنا انحزت لك في رغبتك بدخول مدرسة الفنون واتضح اننه كان محقا في رفضه بسبب الناس الذين ستتعرضين لمعاملتهم |
Bir dahi olarak doğmadıkça sanat okuluna gitmen gerekir. | Open Subtitles | عليك أن تذهب إلى مدرسة الفنون فأنت فتى لبيبا |
Mesele ettiği sanat okuluna gidebilir. | Open Subtitles | يمكنه الذهاب إلى مدرسة الفنون .. لا يهمني |
-Belki ben de sanat okuluna gidebilirim. | Open Subtitles | ربما أستطيع أن اذهب مدرسة الفنون يومًا ما. |
Beni sanat okuluna gönderdi! | Open Subtitles | أعني، انها لم تدخلني مدرسة الفنون. |
Paristeki bir sanat okuluna başvuracağım. | Open Subtitles | أنا قدمت في مدرسة الفنون في باريس |
sanat okuluna gitmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أفكر في الذهاب إلى مدرسة الفنون |
sanat okuluna gidip oyun yazarı ol. - Sağ ol. | Open Subtitles | اذهب الى مدرسة الفنون كن مؤلفا مسرحيا |
Bu bilgisayar ise babamın hayali olan MIT'ye gidişi hayalini öğrendiğim bilgisayardı, MIT’de bilgisayarları tüm seviyede kullanmayı öğrendim. Sonrasında bilgisayarlardan kurtulmak için sanat okuluna gittim ve bilgisayarların düşünmede daha yararlı olduğunu anlamaya başladım. | TED | ذلك كان الحاسوب الذي درسته من خلال ارتيادي لمعهد ماستيتيوتش للتكنلوجيا، حلم أبي. وفي هذا المعهد درست الحواسيب على كافة المستويات وبعدها، ذهبت إلى مدرسة الفنون لأبتعد عن الحواسيب وبدأت أفكر في الحاسوب بأنه أكثر شبه بمساحة روحانية للتفكير |
Böylece Danielle sanat okuluna gitti ve çok mutlu oldu. | Open Subtitles | ذهبت (دانيال) إلى مدرسة الفنون وكانت سعيدة جداً بذلك |
Sanat okulu kayıt bilgileri demiştiniz. | Open Subtitles | تلك مدرسة الفنون معلومات التسجيل؟ |
Özel ögretmenler, Tokyo'da bir daire, Paris'te Sanat okulu. | Open Subtitles | مُعلمون خاصّون، شقة في (طوكيو)، مدرسة الفنون في (باريس). |
Sanat okulu'na girmiştin! | Open Subtitles | دخلت الى مدرسة الفنون. |
Onca zaman Sanat okulunda okumana rağmen gençlik tecrübelerinin, yarım kalmış kara kalem çalışmalarını hiç göremedik. | Open Subtitles | كل ذلك الوقت الذي قضيته في مدرسة الفنون ويبدو أننا صرفنا النظر عن تجارب الشباب خاصتك |
JFK suikastını durdurmadın veya Hitler'in güzel sanatlara devam etmesini sağlamadın. | Open Subtitles | لم توقف (جون كينيدي) من الاغتيال، أو تأكدت أن يظل (هتلر) في مدرسة الفنون. |
Yıllarımı sanat için harcadıktan sonra, sanat okulunu bıraktım ve ardından da sanatı. | TED | و بعد أن قضيت حياتي برغبة كبيرة لتعلم الفن تركت مدرسة الفنون و من ثم تركت الفن بشكل كامل |
ABD Nüfus İdaresi, Güzel Sanatlar mezunlarının sadece yüzde 10'unun tam zamanlı sanatçı olarak çalıştığını belirtiyor. | TED | يصرّح مكتب إحصاء السكان الأمريكي أنّ 10 % فقط من خرّيجي مدرسة الفنون ينتهي بهم الأمر في العمل كفنانين بدوام كامل. |