Oysa algoritmalar hatalı kurulabilir ve kötü niyetle oluşturulmasalar da yıkıcı sonuçları olabilir. | TED | ولكن يمكنُ للخوارزميات أن تفشل وتسبّبَ آثارًا مدمّرة بشدّة حتى رغم النوايا حسنة. |
Çığ bize ne kadar yıkıcı görünse de iş Dünya'yı şekillendirmeye geldiğinde yüzeyde çizik oluşturmuş bile sayılmaz. | Open Subtitles | ولكن مهما تظهر هذه الإنهيارات مدمّرة بالنسبة لنا عندما يتعلّق الأمر بإعادة تشكيل الأرض فهي بالكاد تخدش سطحها |
Gerçekten de kesinlikle yıkıcı bir sonuçtu, felsefi nokta-i nazardan bakarsak bu sonucu hala özümseyemedik | Open Subtitles | لقد كانت نتيجة مدمّرة من وجهة النظر الفلسفية، لم نتشرّبها بعد. |
Gizli muhrip Ajan Gibbs. Radarı olmadan hiçbir işe yaramaz. | Open Subtitles | مدمّرة متخفية أيّها العميل (غيبز)، بدون رادارها، هي عديمة الفائدة. |
Hepsinin içine sıçıldı Grace. | Open Subtitles | علاقتنا مدمّرة يا (غرايس). |
Çakallar bizi buldu. Bu bir Amerikan destroyeri. | Open Subtitles | لقد وجدنا الثعالب إنّها مدمّرة أمريكيّة |
Dindeki ironi,gücünden dolayı, insanları gerçekte... dünyayı sona erdirecek... yıkıcı rotalara yönlendirmesi. | Open Subtitles | هناك مفارقة فى الدين لإنه وبسبب قدرته على تحويل مسار الإنسان إلى توجّهات مدمّرة قد يؤدّى بالفعل إلى نهاية العالم |
Kuyruklu yıldızlar bize nasıl yıkıcı yörüngelerin olabileceğini gösterirler. | Open Subtitles | ترينا المذنّبات كيف تكون المدارات مدمّرة |
Yani, enerjinin miktarı bu şeyin ortaya çıkaracağı enerji bir darbeden daha yıkıcı olurdu. | Open Subtitles | لذا كمّية الطاقة التي ستنبعث منه عند التصادم ستكون مدمّرة |
Yani, enerjinin miktarı bu şeyin serbest bırakacağı enerjinin etkisi yıkıcı olabilir. | Open Subtitles | لذا كمية الطاقة التي سيحرّرها هذا الشئ من التصادم ستكون مدمّرة |
Yani, çok kısa bir sürede, çok büyük miktarda enerji ve çok yıkıcı etkileri. | Open Subtitles | ،وقتٌ قصيرٌ للغاية ،طاقة كبيرة للغاية وآثارٌ مدمّرة للغاية |
Eğer güneş sistemimizin yakınına gelseydi etkileri yıkıcı olurdu. | Open Subtitles | لو اقترب من نظامنا الشمسي لكانت تأثيراته مدمّرة |
Ve eğer yıkıcı bir fırtınanın isminin cinsiyetçi olduğunu düşünüyorsanız belli ki o kızı ithalat fiyatına alırken hiç görmediniz. | Open Subtitles | وإن ظننتم أن تسمية عاصفة مدمّرة على اسم امرأة هو أمر جذّاب، واضح أنكم لم تروا الفتيات وهن يتشاجرن على السلع أثناء التخفيضات. |
Buzullar genellikle bir yeryüzü parçasını on binlerce yılda yontsa da arada bir sadece birkaç saat süren yıkıcı bir değişim de başlatabilirler. | Open Subtitles | ولكن بينما تحتاج الأنهار الجليديّة عشرات آلاف السنين لتصقل منظراً طبيعياً إلا أنّها تؤدي لتغيرات مدمّرة أحياناً مُحدِثةً إياها في بضع ساعات |
Ve yıkıcı bir yalan söylenmişti. | Open Subtitles | وقيلت كذبة مدمّرة |
Ancak her zaman yıkıcı değillerdir. | Open Subtitles | لكنها ليست مدمّرة دائمًا |
Spruance'ın kaptanıyla temas kurmayı başardık, Nimitz savaş grubunda bir muhrip. | Open Subtitles | سيّدي الرئيس، تمكنّا من الاتصال بقائد الـ(سبريانس) مدمّرة من مجموعة (نيميتز) الحربية |
Hayatımın içine sıçıldı! | Open Subtitles | حياتي مدمّرة! |
Çakallar bizi buldular. Bir Amerikan destroyeri. | Open Subtitles | لقد وجدنا الثعالب إنّها مدمّرة أمريكيّة |
Uzayda da aynısı olur. Karadeliklerin yöntemi gerçekten yıkıcıdır. Çünkü onlara yaklaştıkça yerçekim süper güçlü bir hal alır. | Open Subtitles | الثقوب السوداء مدمّرة لأنه عند الاقتراب منها تصبح الجاذبية قوية جداً |