Sayın Hâkim, hükümet tarafından yapılan dinleme kayıtlarında yer alan birisi için mahkemeden celp yollamasını talep ediyoruz. | Open Subtitles | حضرتك ، نطلب مذكرة استدعاء لاشخاص كانوا يتحدثون بالمحادثات المسجلة |
Eğer ifade vermeyi reddetmezse onu celp ile tehdit etmeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لن نقوم بتهديده بإحضار مذكرة استدعاء إلا إذا ما رفض أداء الشهادة |
- Cary yanıma geldi ve "başka celp var mı diye endişelenmesine gerek yok" dedi. | Open Subtitles | و قال "أنه يجب أن تتوقفي عن القلق "بخصوص مذكرة استدعاء آخر حسناً |
Elimde mahkeme celbi var ve son tebliğ tarihini çoktan geçmiş. | Open Subtitles | لدي مذكرة استدعاء لك و هي واجبة قانوناً |
Elimizde anne babanın yatırım portföyü konusunda mahkeme celbi var. | Open Subtitles | على أي حال، لدينا مذكرة استدعاء وراء استثمار والديك |
Griffen Kozmetik mahkeme celbi. | Open Subtitles | مذكرة استدعاء غريفين لمستحضرات التجميل |
Şirkete dışarıdan celp gönderip odak gruplarını birleştirebiliriz. | Open Subtitles | أتعلم ، يجب أن نحصل على مذكرة استدعاء |
Resmi bir celp gönderelim. | Open Subtitles | لنبدأ اولا بارسال مذكرة استدعاء رسمى له |
Bugün, Yargıç Noose olası jüri üyeleri için mühürlenmiş zarflar içinde... 150 celp yolladı. | Open Subtitles | واليوم أصدر القاضي (عمر نوس) 150 مذكرة استدعاء لأعضاء هيئة المحلفين في ظرف مغلق |
Flack, celp çıkarttırdı. | Open Subtitles | حصل (فلاك) على مذكرة استدعاء |
Bir mahkeme celbi çıkarttırdım. | Open Subtitles | وحصلت على مذكرة استدعاء |
Bir mahkeme celbi. | Open Subtitles | مذكرة استدعاء. |
IM UMUT İÇİN MAHKEME CELBİ | Open Subtitles | "مذكرة استدعاء لـ(سو ون)" |