"مرجح" - Traduction Arabe en Turc

• muhtemel
• Mümkün
• ihtimal
• olası
• makul

Bütün muhtemel uyarıcılar bu çevrede gözüküyor.
جميعها مُنشطات مرجح ظهورها في تلك البيئه.

William Paul Gardner'i mahkemeye getirmeden evvel ortada muhtemel bir dava olduğuna sizi ikna etmek bize bağlı.
لذا لن تسمعوا إلا قضيتنا ويتعين علينا نحن أن نقنعكم بوجود سبب مرجح

Çok Mümkün. Bir tanesinin balık olduğu belli. Bence kesin pazarı vardır.
هذا مرجح جداً أحدهم سمكة و قابل للتداول بدون شك

Eğer Mümkün olandan daha iyi bir fikrimiz yoksa Mümkün olan makul olana terfi etti demektir.
حسنا ان لم يكن هناك شيء افضل من الممكن فاذا الممكن يترقى الى مرجح

Bunun anlamı telefon kullanmıyorlar, ki bu ihtimal çok düşük, yada bataryalarını çıkardılar.
يعني انهم لا يستخدمون هواتفهم وهذا غير مرجح أو انهم ازالوا البطارية

- Çok uzak bir ihtimal.
-هذا غير مرجح تماماً

Eğer gizli bir mesajı Waterloo'dan Londra'ya Binbaşı Percy'den daha hızlı ulaştırırsanız pek olası olmayan İngiliz zaferine bahse girerek servet kazanabilirdiniz.
إذا كانت لديك رسالة سرية من واترلو إلي لندن وصلتك قبل وصول الرائد بيرسي،لكنت صنعت ثروة برهانك علي نصر بريطاني غير مرجح

Birlikte olmaları olası değil.
عند أخذ كل واحد منهم مجتمعة يكون غير مرجح.

- Anca. Bunu ihtimali olmayan ama epey makul bir senaryo olarak düşünün.
اعتبر هذا غير مرجح لكن سيناريو معقول جداً

muhtemel bir sebep ya da yaklaşan bir tehlike yoksa, bir şey göstermemize gerek yok.
ما لم تتمكني من إثبات سبب مرجح أو تهديد وشيك، لسنا مضطرين لإظهار أي شيء لك

Uyanık bize olabilecek en muhtemel yollardan bir tanesini söylüyor.
يمكنه إخبارنا أي شخص مرجح لأن يكون هو

Pek muhtemel durmuyor.
يبدو أنه غير مرجح

Bilgisayar muhtemel yerini tespit etmek için çalışıyordu.
عمل الحاسوب على موقع مرجح.

- Bu Mümkün. - Evet, bu Mümkün oğlum, ama hiç yapabilecek gibi görünmüyor.
إنــه ممكن بني ، لكنــه غير مرجح جـداً

Mümkün tabii.
حسناً، هذا إحتمال مرجح.

Mümkün değil. Daha yeni doğmuştun.
غير مرجح فقد كنت للتو ولدت

Uzak ihtimal diyelim.
لكنه غير مرجح

düşük ihtimal gibi görünüyor.
-هذا غير مرجح

- Uzak bir ihtimal.
-غير مرجح

Açıklamanın diğer parçası ise çok olası olmayan bir olayla acı çekti.
والجزء الثاني من التفسير هو أنها عانت من حدث غير مرجح بصورة غير معقولة.

- Gerçekleşmeyeceğinden, daha olası.
هذا مرجح أكثر من غيره نحن لا نعرف هذا سيدى

Hakim, olası sebep ve arama izni.
أنتم تفعلون هذا هنا, أليس كذلك؟ يجب أن يكون هنالك سبب مرجح لكي يوافق القاضي على إصدار مذكرة تفتيش