O senin hastan doktor. Bu tür şeyler için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | إنها مريضتك يا دكتور إننى عجوز لمثل هذه الأشياء |
Onlara hastan konusunda yardım etmemeliydim. | Open Subtitles | كان عليّ ألا أساعدهما في العبث مع مريضتك |
Fakat ben senin hastan değilim. | Open Subtitles | بأنني سمعت تلك المحادثة لكنني لست مريضتك |
Hastanın kalp naklinden men edilmesini gerektirecek bir koşul var mı? | Open Subtitles | أهناك أية تقاصيل استثنائية تجعل مريضتك غير مؤهلة للحصول على قلب؟ |
hastanız hakkında geçmiş zaman kullanarak konuşmanızın bir nedeni var mı, doktor? | Open Subtitles | أثمة سبب بأن تشير باستمرار إلى مريضتك في الزمن الماضي يا دكتور ؟ |
Hastanı öldüren şeyi bul, ben de sana başka bir hasta bulayım. | Open Subtitles | ابحث عمّا يقتل مريضتك ومن ثمّ سأجد لك مريضةً أخرى |
Ayrıca rahibe senin hastan. Ben zaten çılgın Dadıyla ilgileniyorum. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك ، الراهبة مريضتك لقد شبكت يدي بالكامل مع مربية معتوهة |
Ama o senin hastan olduğu için konuşamam. | Open Subtitles | لكني لا أستطيع التحدّث عن تامي لأنها مريضتك |
Bana öyle geliyor ki hastan bu karar konusunda duygusallaşmamakta senden daha başarılı. | Open Subtitles | يبدو لي أنك تقضي أفضل الأوقات مع مريضتك إحفظ عواطفك وللخروج من هذا القرار الأمر عائد إليك. |
Oğlumuzu kesip seni ölüme terk ettikten sonra hastan olmayı bıraktı. | Open Subtitles | توقفت عن كونها مريضتك عندما قطعت ابننا وتركت للموت |
Asıl hastan acı içinde kıvranırken bahis durumundan yırtman için yardım etmemizi istiyorsun. | Open Subtitles | تريدنا ان نساعدك في التخلص من دفع رهانك بينما مريضتك الحقيقية تتألم ألما مبرحا |
hastan ölse bile birileri akciğerleri alacak. | Open Subtitles | حتى لو ماتت مريضتك احدهم سيحصل على الرئات |
- Ama artık senin hastan değil, Violet. | Open Subtitles | أحتاجتني لتجاوز الحدود لكنها ليست مريضتك . فايلوت |
Görünüyor ki hastan başkasının ilacını aşırmış. Sanırım. | Open Subtitles | يبدو أن مريضتك كانت تستخدم أدوية أحدُ أخر |
Senin ve benim hastam arasındaki fark şu senin hastan öldü ama benimki de ölmek zorunda değil. | Open Subtitles | الفرق الوحيد بين مريضتك ومريضتي ان مريضتك ميته . ومريضتي لم تمت بعد |
Dengesiz beslenen Hastanın dosyasına bir göz attım da aklıma bir şey geldi: | Open Subtitles | حسناً, دققت في مخططات مريضتك ذات سوء التغذية هناك وشيء ما ارتابني: أنتِ.. |
Hastanın ayağının üşümesinden nefret ettiğini biliyordun çünkü onu muayene ettin. | Open Subtitles | عرفت بأن مريضتك كرهت برودة قدميها لأنك قمتَ بفحص جسدي |
hastanız bir adamı öldürdü, bir başkasını kaçırdı ve birini daha incitmeden önce onu durdurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | مريضتك قتلت رجلًا واختطفت آخر، أحاول إيقافها قبلما تؤذي أحدًا آخر. |
Bunun hastanız olduğundan emin misiniz? | Open Subtitles | هل انت واثق تماما ان هذه هى مريضتك ؟ |
Hastanı idare edememen benim suçum değil. | Open Subtitles | انها ليست غلطتي انك لا تستطيع التعامل مع مريضتك |
Tanrı aşkına, sen Hastanla beraber oldun. | Open Subtitles | -بالله عليك يا (مايكل) لقد مارست الجنس مع مريضتك |
Hastaların bu kadar tutkulu bir doktora sahip oldukları için çok şanslı. İnandığı şeyden taviz vermeyen biri. | Open Subtitles | مريضتك مجظوظة أن طبيبها شغوف هكذا يدافع عم يؤمن به |
Hastanda oldukça çok pıhtı var. | Open Subtitles | إن دم مريضتك بالكاد يتجلط |
Ama artık hastanım. | Open Subtitles | وقد أصبحتُ مريضتك |
Bay Ferguson ve Rosalie Dr. Bessner'e yardım ederlerken hastanızı kamarada bırakıp silahı almaya gitmiş olabilirsiniz. | Open Subtitles | بينما السيد فيرغسون والآنسة روزالي يساعدون الدكتور بسنر كان من الممكن أن تتركي مريضتك فاقدة الوعي وتذهبي لأخذ المسدس |