"مساومة" - Traduction Arabe en Turc

    • pazarlık
        
    • anlaşma
        
    • uzlaşma
        
    • taviz
        
    • pazarlığı
        
    • tehlikeye
        
    Finansal raporlar, muhasebe defteri gibi pazarlık yapabilmesini sağlayacak şeyler. Open Subtitles بيانات مالية ، دفاتر حسابات تعطي والدها رقاقة مساومة ما
    Eğer yönetim görevi ihmale dair delil bulsa pazarlık masasında eliniz zayıflardı. Open Subtitles اكتشفت الإدارة أدلة على سوء الممارسة، سيكون لديهم شريحة مساومة قوية جدا
    Kız prenses değil ama bir pazarlık kozu olarak kullanabiriz. Open Subtitles انها ليست أميرة، لكنها قد أن تكون مفيدة كورقة مساومة.
    O halde bunu, talihli bir anlaşma olarak değerlendirin, Bay Land. Open Subtitles بإعتبار هذة مساومة جيدة "إذن , سيد "لاند
    Şey, şu anda patronunuzu Amerika Birleşik Devletlerinin gelecek başkanı olmasını sağlayacak uzlaşma yemeğini pişirdiğinize emin olabilirsiniz. Open Subtitles حسناً , لقد إبتدعتى بالتأكيد مساومة تجعل رئيسك نائب الرئيس القادم للولايات المتحدة
    Bitirmek için başlıyoruz. taviz yok, annemin üzerine söz veriyorum. Open Subtitles من البداية وحتى النهاية، لا مساومة على ذلك، نعدكم
    Mevcut karısının hiç pazarlığı yok. Open Subtitles لقد كلفتاه الكثير زوجته الحاليّة ليست مساومة.
    Rehineleri korumak için pazarlık yapabilecek bir koz elde etmeliyiz. Open Subtitles نحن سنأخذ القرص كورقة مساومة لحماية الرهائن
    - Evet ama pazar yerindeki akbabalarla pazarlık edemem. Open Subtitles أجل، لا أستطيع مساومة هؤلاء الهمج في السوق
    Hayatımdan daha önemli olan kızımın pazarlık konusu olmasına izin vermekten başka seçeneğim yoktu. Open Subtitles ولم أكن أملك أي خيار إلا لوضع إبنتي كرهينة والتي اهم من حياتي لقد أصبحت ورقة مساومة,
    Bağımsızlık Bildirgesi pazarlık malı değildir. Open Subtitles إعلان الاستقلال ليس ورقة مساومة. ليس لي.
    Bütün halkın için öyle bir pazarlık yapamazsın! Open Subtitles أنت لا تستطيع مساومة مثل ذلك لكامل ناسك.
    Geniilara göre bir pazarlık değil bu. Şu an C-4'unuz olsa ne yapacaktınız? Open Subtitles ليست هذه مساومة مع الجيناى ماذا ستفعلون بالسى4 ؟
    Onu bulacağım ve geri getireceğim. Ragnar ile pazarlık yapabilirim. Open Subtitles سأبحث عنها، واعود بها، استطيع مساومة راغنار.
    Onu bulacağım. Geri getireceğim. Ragnar'la pazarlık edebilirim. Open Subtitles سأبحث عنها، واعود بها، استطيع مساومة راغنار.
    Bu belkide Kuklacı'ya ulaşabilmek için son şansımız. Şef artık onun ne olduğunu biliyor, onu pazarlık için kullanacaktır. Open Subtitles حتّى وإن أرجعنا سيّدة الدمية للقسم التاسع، كل ما سيفعله الرئيس هو استخدامها كورقة مساومة.
    Yani beni pazarlık kozu olarak kullandın. Open Subtitles إذاً، استخدمتني كورقة مساومة بشكلٍ أساسي
    Bu yaptığımıza pazarlık deniyor biliyorsun değil mi? Open Subtitles تعلمين أنها تسمى مساومة, صحيح ؟ لما انا الوحيد الذي يقوم بتنازلات ؟
    Evet ve eski Kraliçe hala konuğumuzken, yedekte, iki taraf için de kullanabileceğimiz bir pazarlık kozumuz var. Open Subtitles لذيذة، لذيذة. نعم وطالما الملكة السابقة لا تزال ضيفتنا.. لا يزال لدينا، في الاحتياطيات، ورقة مساومة
    Savcı, Velma Kelly ile ahlaksızca bir anlaşma yapmıştır. Open Subtitles لقد أجرى المدعي مساومة مع فيلما كيلي
    Ben de menekşenin güzel bir uzlaşma olduğunu düşündüm. Open Subtitles لذا اعتقدت أن البنفسي سيكون مساومة رائعة
    Bundan sonra tartışmak, uzlaşmak, taviz vermek yok! Open Subtitles فلا جدال، ولا نقاش، ولا مساومة بعد الآن.
    Konu savcı-sanık pazarlığı değil. Open Subtitles هذه ليست مساومة على استئناف، (جنيفا).
    Bir daha asla seni tehlikeye atacak bir duruma sokmayacağım. Open Subtitles لن أورطكِ مرة أخرى في موقف مساومة كهذا. أعدكِ.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus