Onlar, geleceği olacağından daha kötü görüyorlar. | TED | فهم يميلون لتوقع مستقبلٍ أسوء مما سيحصل في نهاية المطاف. |
Bu ilişkinin geleceği olamayacağını anladıktan sonra yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | وحالما أدركتُ عدمَ وجود مستقبلٍ محتملٍ لهذه العلاقة قررتُ أن أنفذّها |
Kızının burada seninle ne tür bir geleceği var ki? | Open Subtitles | أيّ مستقبلٍ ينتظر ابنتكَ هنا معك؟ |
Cezbedici ve çok yaratıcı bir gelecek yaratma ihtiyacımızı soyumuzun tükenmesiyle bağdaştırdık. | TED | فتحدّثنا عن الانقراض بنفس الأسلوب الذي تناولنا فيه الحديث عن مستقبلٍ خلاق، وجذّاب، ولا حدود له. |
Birçok insan bize on yıllardır ilk kez kendileri için daha iyi bir gelecek umudu hissettiklerini yazdı. | TED | كما كتب لنا العديد من الأشخاص أنه أصبح لديهم أملٌ في مستقبلٍ أفضل لأنفسهم لأول مرة مُنذ عدة سنوات. |
Böyle bir geleceği fırlatıp atamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك التخلي عن مستقبلٍ كهذا. |
Beyaz bufalo onlar için daha iyi bir geleceğin bir sembolü. | Open Subtitles | الجاموس الأبيض، علامةٌ على مستقبلٍ أفضل لهم |
İkimizin bir gelecek kurduğu o hayalimi yerle bir etme, kaldıramam. | Open Subtitles | لا تحطمّي حلمي بصنع مستقبلٍ لنا لا أستطيع القبول بذلك، خصوصاً الآن، فأنا ضعيفٌ جدا .. |
Her şeye inanıyorum. Ama ya gelecek? | Open Subtitles | أصدق أي شئ ، لكن عن أي مستقبلٍ تتحدثين ؟ |