Cinselleştirilmiş görüntülerin yerine veya bunlara ek olarak şiddet içerikli medya akışına sürekli maruz kalmak sorunlarımıza yol açıyor olabilir. | TED | ويمكن أن يكون التعرض إلى دفق مستمر من وسائل الإعلام العنيفة بدلًا من أو بالإضافة إلى الصور الإباحية المسبب لمشاكلنا. |
CEO'lar sürekli mühendis yokluğu çeken iş gücünden yakınıyor. | TED | ويشكو المدراء بشكل مستمر من ندرة الهندسة في القوى العاملة. |
Acımasız bir evrende dünyaya geliyoruz, hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz ve sürekli düşme tehlikesi altındayız. | TED | نحن ولدنا في عالم دون رحمة واجهنا صعوبات شديدة ضد نظام تمكين الحياة وفي خطر مستمر من الإنهيار. |
Ancak ne yazık ki, bu hayvanlar kaçak avcılar yüzünden sürekli tehdit altındadırlar, onları bedenlerinin parçaları için avlayıp öldüren. | TED | لكن لسوء الحظ، هذه الحيوانات تحت تهديد مستمر من الصيادين الذين اصطادوهم وقتلوهم لبيع أجزاء من اجسامهم. |
Bağırsaklarımızın bu hareketli sokaklarında sürekli bir besin akını görürüz, ve her mikrobun bir görevi vardır. | TED | وفي هذه الشوارع الصاخبة من أمعائنا، نرى تدفق مستمر من الطعام، وكل ميكروب لديه وظيفة ليقوم بها. |
Çocukken, yaşadığımız hayattan sürekli endişe ettim. | Open Subtitles | عندما كنت طفلاً، كان لدي خوف مستمر من حياتي |
- Lisa, evlilik güzel bir şeydir ama aynı zamanda sürekli bir ahlaki üstünlük mücadelesidir. | Open Subtitles | ليزا، الزواج أمر جميل ولكنه معركة مستمر من أجل السيطرة |
Bu tesis, güney savaş cephesine sürekli olarak nitro temin edecek. | Open Subtitles | هذا سيزودنا بإحتياطى مستمر من النيترو جليسرين للجبهة الجنوبية |
Ama liderlik sürekli el değiştirirken, - vakit ve işgücü azken... | Open Subtitles | ولكن ، مع تغير مستمر من القيادة ، أو وقتا قليلا صاحب السُلطططط |
Korku veren tahribat ve devletlerin sürekli sessiz tavırları bizi birkaç kelime beklemek dışında bir şey yapamamaya sürüklese de, bazıları bir Stonehenge Kıyameti'nin eşiğindeyken 'ceza ertelenmesi' konusunda umutlular. | Open Subtitles | و الأحجار الضخمة التي قد وقفت هناك لسنين دمار مذهل وصمت مستمر من جميع حكومات العالم |
Yayınladıklarımı beğenmeyen insanlar tarafından ailem sürekli tehdit altında olacak. | Open Subtitles | ستظل عائلتي تحت تهديد مستمر من قِبل أشخاص لا يعجبهم ما أطبعه أو أذيعه |
düşünülür. Bu yüzden sürekli kimliğim açığa çıkacak korkusuyla yaşıyordum ve bu korkunç kaderle Kuzey Kore'ye geri gönderilebilirdim. | TED | كمهاجرين غير شرعيين لذا كنت أعيش في خوف مستمر من أن يتم الكشف عن هويتي فيتم ترحيلي لأواجه مصيراً مروّعاً في كوريا الشمالية |
Sadece erkeklerden elde edilebilen net bilgiyi bozabilecek sürekli değişkenlik gösteren hormon düzeyleri yok. | TED | ليس لديهم مستويات تقلّب مستمر من الهرمونات يمكنها أن تشوش البيانات الخالصة التي يمكن الحصول عليها لو كان لديهم الرجال فقط |
Sonsuza kadar kaybolmadan önce sürekli olarak bu yerleri canlandırmak ve insancıllaştırmak için kendimi zorunlu hissediyorum ki bu yerlerin hatıraları yaratıcı bir şekilde muhafaza edilsin. | TED | أحس بألتزام لتحريك وإضفاء الإنسانية علي هذه الأماكن بشكل مستمر من أجل الحفاظ علي ذكرياتها بطريقة إبداعية قبل أن نفقدها للأبد. |
- sürekli emirlerime karşı çıktınız. - Kim, ben mi? | Open Subtitles | عصيت أوامري بشكل مستمر من , انا ؟ |
Aldığım her nefeste sürekli aşağılanıyorum. | Open Subtitles | حياتي هو تيار مستمر من المهانة |
Bastırmak için sürekli gayret göstermek gerekir. | Open Subtitles | والذي يتطلّب جهد مستمر... من أجل قمعه. |
Daha sonra Simon Silver elini sürekli akan musluğa uzattı. | Open Subtitles | لاحقاً قام (سيلفـر) بتوجيهيديهنحو... تدفق مستمر من الماء قادم من الصنبور. |