Bu ozon deliğinin deniz seviyesi basıncına bir darbedir, yani düşük basınç, yüksek basınçlar, güney okyanusların etrafında, kuzey kutbunun etrafında. | TED | هذا هو تأثير ثقب طبقة الأوزون على الضغط الجوي عند مستوى سطح البحر حول المحيطات الجنوبية والقطب الجنوبي. |
Bangkok, yılda bir santimetreden fazla suya gömülüyor. Bu, tahmin edilen deniz seviyesi yükselmesinden daha hızlı. | TED | تغرق بانكوك سنوياً أكثر من 1 سم، وهي أسرع 4 مرات من الارتفاع المتوقع عن مستوى سطح البحر. |
Her yer su altındaydı. Çünkü deniz seviyesi yükseliyordu. | Open Subtitles | كل ذلك، يتسبب في إرتفاع مستوى سطح البحر. |
ve bu da bu durumun haritası, kirliliği sarı ve yeşilde gösteriyor, ve kirlilik yeni kasırgalar ve deniz seviyesinin yükselmesiyle dahada artıyor | TED | وهذه خريطة للوضع موضحة التلوث بالإخضر والأصفر تتفاقم بفعل هذا التدفق الجديد العواصف وارتفاع مستوى سطح البحر. |
Temel kazıklar köprüyü taşıyabilmek için su seviyesinin altına çakılmalıydı. | Open Subtitles | كولونيل سايتو , لقد عملت أختبارات هؤلاء الركائز التى وضعتهم يمكن أن يُدقوا تحت مستوى سطح الماء من قبل أن يتحملوا |
Ses deniz seviyesinde saatte yaklaşık 1225 kilometre hızla hareket eder. | TED | عند مستوى سطح البحر، تنتقل الأصوات بسرعةٍ تصل إلى 1225 كم/ساعة. |
Buz kütlelerine geldiğimizde ise bunların yüksekliği deniz seviyesinden 240 feet yüksekliğe ulaşabilir. | TED | إذن هذه سطوح مغلفة بالجليد، وهذه 73 مترا من ارتفاع مستوى سطح البحر. |
Deniz suyu seviyesi yüksekliği kızımın yaşamı boyunca kimi yerde en az 2 karış, kimi yerde biraz daha fazla artacak. | Open Subtitles | ارتفاع مستوى سطح البحر الذي سيحدث في عُمْر ابنتي سيكون في مكان ما بين قدم و نصف و ثلاثة أقدام |
Ama biz çok daha iyi bir kişi var Aynı deniz seviyesi | Open Subtitles | ولكن لدينا شخص أفضل بكثير بذات مستوى سطح البحر |
CO2'nin, bugünkü değeri 390 ppm'ye eşit olduğu son zamanda deniz seviyesi en az 15 metre, 50 feet daha yüksekti. | TED | في آخر مرة كان ثاني أوكسيد الكربون بمقدار 390 جزء في المليون، بمقدار اليوم، مستوى سطح البحر كان أعلى ب15 متر على الأقل أي 50 قدما. |
Deniz seviyesi 120 metre daha aşağıdaydı. | TED | كان مستوى سطح البحر أخفض بـ120 مترا. |
O zamanlar, son buz çağının ortalarında, deniz seviyesi günümüzden 120 metre daha aşağıdaydı, kıyı şeridi şu yönde ve 30km kadardı. | Open Subtitles | عندئذ, في منتصف العصر الجليدي الأخير, كان مستوى سطح البحر أقل من 120 مترا عن ما هو عليه اليوم, وكان طول الساحل حوالي 30 كم في هذا الاتجاه. |
Deniz seviyesinin üstüne çıkmak istiyorsan, o dişlerini biraz daha sivrileştirmelisin! | Open Subtitles | ،هل تريدين الارتفاع فوق مستوى سطح البحر من الأفضل لك أن تشحذي تلك الأسنان |
St. Vincent krateri deniz seviyesinin 1.000 metre üzerinde bulunur. | Open Subtitles | حُفَر سانت فينسنت تَرتفعُ عالياً مِنْ 1,000 مترِ فوق مستوى سطح البحرِ. |
Deniz seviyesinin 150 metre aşağısında kalan göl yatağı dünyadaki en alçak ikinci yerdir. | Open Subtitles | إنّ قاع البحيرة المكان الثاني الأوطأ على الأرض في 154 متر تحت مستوى سطح البحر. |
Her ne ise, deniz seviyesinin tam olarak 460 metre altında yatıyor. | Open Subtitles | مهما كان ذلك , فانه يستقر تقريباً عند 1,500 قدم تحت مستوى سطح البحر |
Alp Dağları'nın yaklaşık 3 km buzla kaplı olduğu ve dağlarda tutulan bu kadar su nedeniyle deniz seviyesinin günümüzden yaklaşık 100 metre daha düşük olduğudur. | Open Subtitles | بواسطة 9 آلاف قدم من الجليد مغلفة بالكثير من المياه و كان مستوى سطح البحر أقل بـ300 قدم عما هو عليه اليوم |
Böylece zemin seviyesinde tek bir renginiz olur. | TED | لذا ترى لونًا منتظمًا عندما تنظر من مستوى سطح الأرض. |
Gerisi su altında kalmış olmalı; çünkü Miami deniz seviyesinde. | Open Subtitles | أجل، هذا هذا هو السبب الأغلب لهم بالتأكيد تم غمرهم عند مستوى سطح بحر ميامي |
Bangladeş’in yüzde yetmişlik bir kısmı deniz seviyesinden en az bir buçuk metre yükseklikte kalıyor. | TED | 70 في المائة بنغلاديش في أقل من خمسة أقدام فوق مستوى سطح البحر. |
Tek istediği evine girip çıkmayı kolaylaştıracak zemin seviyesinden itibaren 3 tane basamak yapmak için izin istemekti. | TED | كل ما كانت تحتاجه السماح لها ببناء ثلاث أدراج أمام بيتها من مستوى سطح الأرض مما يسهل عليها دخول بيتها والخروج منه |