Bu büyülü kutu değil. Bu bir dinleme cihazı. | Open Subtitles | ليس صندوقاً مسحوراً إنّه جهاز تنصّت |
Mağara büyülü olmalı. | Open Subtitles | لا بُد وأن الكهف مسحوراً. |
Daha çok büyülü gibi. | Open Subtitles | إنه أقرب لأن يكون مسحوراً |
Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil. | Open Subtitles | ليس ذنبكم أن والدكم كان مسحوراً |
Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil. | Open Subtitles | ليس ذنبكم أن والدكم كان مسحوراً |
İksir büyülenmişti. Kendi gözlerimle gördüm. İkimiz de gördük. | Open Subtitles | العلاج كان مسحوراً لقد رأيت هذا بعيني كلانا راى هذا |
Değer verdiğim bir erkek, onun efsunuyla öyle büyülenmişti ki, ailesini, dostlarını ve beni terk etti. | Open Subtitles | رجل كنت أبالي لشأنه، تحت تأثير سحرها كان مسحوراً إلى درجة جعلته يهجر أسرته وأصدقاءه ويهجرني |
Görüyorsun ya, bir kalbi aldığında kalp büyülenir. | Open Subtitles | فكما ترَين، عندما تأخذين قلباً يصبح مسحوراً. |
Uffizi'ye gittim, her gün orijinal Primavera'nın önünde durdum ve çoğu gün, Botticelli'den tıpkı benim gibi büyülenmiş tıpkı Il Mostro'nun büyüleneceğini düşündüğüm kadar büyülenmiş olan Litvanyalı bir genç adam gördüm. | Open Subtitles | ذهبت إلى متحف (أوفيزي) ووقفت أمام" "الـ(بريمافيرا) الأصلية يوماً تلو الآخر وفي أغلب الأيام، كنت أرى رجلاً" "ليتوانياً شاباً (كان مسحوراً بلوحة (بوتيشيللي" "مثلي تماماً |
Kılıç beni öldürmek için büyülenmişti. | Open Subtitles | كان السيف مسحوراً ليقتلني |
Cerberus büyülenir ve müzisyenin yolu açılır. | Open Subtitles | سيربس" أصبح مسحوراً ودخل العازف" |