Ama mutluluk saatinde, ziyaretçi kabul etmemiz yasak. | Open Subtitles | لكنه غير مسموحٌ لنا باستقبال الزوّار خلال وقت السعادة. |
Üzgünüm, buraya giriş yasak. | Open Subtitles | أنا مُتأسّف، لا أحد مسموحٌ له بالتواجد هُنا. |
O faydasızın teki. Artık buraya gelme izni yok. | Open Subtitles | أنّها ليست جيدة أيضاً , ليسَ مسموحٌ لها أن تأتي هنا بعد الآن. |
Seni şımartmaya izni olan tek kişi benim, bunu sakın unutma. | Open Subtitles | أنا الوحيدة التي مسموحٌ لها أن تمتعك ولا تنسى هذا |
Sabah saat 8 ile akşam saat 6 arası dışarı çıkman serbest. | Open Subtitles | مسموحٌ لكِ بالخروج من الساعة 8: 00 ص وحتى الساعة 6: 00م |
Müsabaka kuralları oldukça basit. Silah kullanmak serbest. Hileye başvuramazsınız. | Open Subtitles | قواعد النزال بسيطة، مسموحٌ بالأسلحة، الغش ممنوع، والفائز هو من يعترف خصمه بالهزيمة. |
Söyle ona, altı ay sonra yine bir ziyaret hakkım var... | Open Subtitles | قولي له أنه مسموحٌ لي بزيارةٍ أخرى مره كل ستة شهور. |
Ama sevdiğim kişinin aşık olması yasak. | Open Subtitles | أجل - ولكن ليس مسموحٌ له أن يقع في الحبّ - |
16 yaşımdan 21 olana kadar, arkadaşlarım ve ben erkekler de vardı. Orada olmaları yasak olmasına rağmen. | Open Subtitles | من الـ16 إلى 21، أصدقائي وأنا، والشبان كانوا هناك أيضًا مع انّه ليس مسموحٌ لهم... |
Wagon Wheels yasak! | Open Subtitles | ليس مسموحٌ لكِ تناول كعكة الخطمي |
Burada olmaları yasak değil mi? | Open Subtitles | هل مسموحٌ لهم التواجد هنا ؟ |
Buradan gitmemiz yasak Bren. | Open Subtitles | (لن تغادرين لأنه ليس مسموحٌ لكِ، (برين. |
- Claire, bunun burada olmasına izni var mı? | Open Subtitles | كلير , هل مسموحٌ له التواجد هنا؟ |
Bunu söyleme izni var mı? | Open Subtitles | مسموحٌ له بقول هذا، صحيح؟ |
Dinle beni Gon-kun. Kapıyı açabilmeniz için üçünüze burada çalışma izni verilmiştir. | Open Subtitles | اسمع يا (جون)، مسموحٌ لثلاثتكم المحاولة سويّاً لفتح البوّابة. |
serbest yazar olduğunu ve diğerlerinin ofisinde vakit geçirdiğini biliyorum, ...ama bilmelisin ki bu davranışın burada tolere edilemez. | Open Subtitles | أعلم بأنك موظف مستقل وتقضي الوقت في مكاتب الآخرين لكن ينبغي أن تعلم بأن هذا التصرف مسموحٌ به هنا - نعم، سيّدتي |
Zaten yarından sonra her şey serbest olacak. | Open Subtitles | بعد يوم غد، كل الأشياء مسموحٌ بها |
Bir de, motelimizde kalan şu insanların hiçbir şekilde, motel etrafında esrar içmeleri serbest değil. | Open Subtitles | هؤلاء الذين سيبقون في النزل... مهما كانت الظروف, لا أحد منهم... مسموحٌ له تدخين الحشيش, في داخل أو حول النُزل. |
Bak, Şükran Günü'nde arkadaşlarımla olmaya hakkım var. | Open Subtitles | مسموحٌ لي البقاء مع أصدقائي في عيد الشكر |
Konuşmaya hakkım yok. Yaşamaya hakkım yok. | Open Subtitles | غير مسموحٌ لي بالحديث غير مسموحٌ لي بالعيش |
Kaç tanık getirme hakkım var? | Open Subtitles | كم عدد الذين مسموحٌ لهم بإدلاء شهادتهم بإسمي؟ |