Bak, sanırım hepimiz kabul ediyoruz. Burada bir sorunumuz var. | Open Subtitles | أعتقد أننا يمكننا أن نتفق جميعا على أن لدينا مشكلةً هنا |
Onları ilk biz bulursak hiçbir sorunumuz kalmaz. | Open Subtitles | لن تكون مشكلةً لو عثرنا عليهم أولاً. |
Oyun arkadaşlarını kaybedeceğin için çok üzgünüm, ancak acilen çözülmesi gereken bir problemimiz var. | Open Subtitles | أعتذر بشدة لأنك ستخسر أصدقاءك في اللعب لكننا نواجه مشكلةً حقيقيةً يجب حلها الآن حالاً |
Canımı sıkmaya devam ederse bir problemimiz olacak. | Open Subtitles | ستكونُ لدينا مشكلةً إنْ إستمرَ في إعتراضِ طريقي |
İlaçlar altta yatan bir nörolojik sorunu tetiklemiş olabilir. | Open Subtitles | قد تكون الأدوية أطلقت مشكلةً عصبيّةً كامنة |
Yahudi olmamla ilgili bir sorunun yok, değil mi? | Open Subtitles | لا تملك مشكلةً معي بسبب كوني يهودياً, صح؟ |
Olması gereken tüm parçalar ellerinde. Arkalarında biz olursak para kazanma faslını dert etmeyiz. | Open Subtitles | لديهم كلّ القطع الصّحيحة، ولكن بوجودنا وراءهم، التّدفّق الماليّ لن يُعَدّ مشكلةً. |
sorunumuz var, düşman kapıda. | Open Subtitles | لدينا مشكلةً ما # إنذارٌ بشأنِ دُخلاءَ غيرِ مرحبٍ بهم # |
Döndünüz mü? Evet. Baksana, burada bir sorunumuz var. | Open Subtitles | نعم, إنظري نحنُ نواجهُ مشكلةً هنا |
Millet. Burada bir sorunumuz var. | Open Subtitles | يا رفاق، نعاني مشكلةً هنا |
Ve Sheri'nin bilinen son adresinin Dyson ve Hale'in çöplüğünde olması gibi küçük bir sorunumuz var.. | Open Subtitles | وهناك مشكلةً صغيرة حول أخر مكان تواجدت فيه (شيري) لقد كان مكان نفوذ (ديسون و هيل) |
Başka bir deyişle, eğer ağaçları yeniden büyüyebildiklerinden daha hızlı tüketirsek nesillerini tüketmek adına ciddi bir problemimiz var demektir. | Open Subtitles | بعبارة أخرى، إذا ما اقتطعنا الأشجار لإستعمالها، بمعدل أسرع من معدل نموها فإنّنا سنواجه مشكلةً حقيقيةً بسبب عدم الإستمرارية. |
Affedersiniz ama hala bir problemimiz var. | Open Subtitles | المعذرة، لكن لاتزال هناك مشكلةً بسيطة . |
Çocuklar, Stella ve benim küçük bir problemimiz var. | Open Subtitles | هيه ، شباب أنا و ( ستيلا ) نواجهُ مشكلةً بسيطة |
Şeytanı reddetmenin bir faydası yok. Artık başka birinin sorunu. | Open Subtitles | لا، لا إمكانيّة لهزيمة الشرّير و قد أصبح مشكلةً لشخص آخر الآن |
Çocuklarımızın güvenliğini tamamiyle etkileyen sorunu gidermek için buna acil OAB toplantısı diyorum. | Open Subtitles | وقد دعوتُ لهذا الاجتماع الطارئ أجتماع طارئٌ لنناقش مشكلةً تواجه مستقبل اطفالنا بشكل جذريِ |
Ailede birinin yazma sorunu varken diğeri tek hecelileri bile çözümlemede ciddi sıkıntı yaşaması oldukça yaygındır, "catch" gibi. | TED | فمن الشائع أن نرى أحدَ أفرادِ العائلة يعاني مشكلةً في التهجئة بينما يَجِدُ فردٌ آخرُ من العائلةِ صعوبةً شديدةً في فكِّ رموز الكلمات حتى أحاديَّة المقطع الصوتي منها، مثل يمسك |
Beraber çalışıyorsunuz. Onunla nasıl bir sorunun olabilir ki? | Open Subtitles | أنتما تعملان معاً فكيف يشكّل مشكلةً لكِ؟ |
Olabilir ama öyle boktan bir parçayı jüriye sunuyorsan bir sorunun var demektir. | Open Subtitles | لا أعلمُ ذلك، لكن ماقدمهُ بالمسابقة كانت مشكلةً به |
Gaius, başına daha önce bir sürü dert açtığımı biliyorum ama ben değiştim. | Open Subtitles | غايوس" اعلمُ انني سببتُ لكَ مشكلةً من قبل" لكنني تغيرت |
Son zamanlarda bayağı dert oldun. | Open Subtitles | لقد كنتَ مشكلةً |
Eğer çözüm gereken bir sorun görüyorsanız bence bunu yapacak olan sizsiniz. | TED | لو رأيتم مشكلةً تحتاج إلى حلٍ، اعتقد أنكم مَن يقومون بذلك، موافقون؟ |
Pasif mücadelenin sokak protestolarına eşit olduğu fikri gerçek bir problem. | TED | تعد فكرة أن النضال السلمي مساوية للاحتجاج في الشارع مشكلةً حقيقيةً. |