Fakat diğer taraftan, bunlardan 14 milyar adet var: lambalar, ışık. | TED | لكن من الناحية الاخرى لدينا 14 مليار من هذه مصابيح كهربية ,ضوئية |
Susan'ın teçhizatı bu: dört ampul, radyo, belki küçük bir el feneri, çatıda küçük bir güneş paneli. | TED | هذه هي عِدة سوزان: أربع مصابيح كهربائية، راديو، وكشاف نور صغير، ولوح شمسي صغير على السطح. |
Ve tüm dünyada kullanılan milyonlarca sokak lambası var. | TED | و بعد ذلك لديك هذه الملايين من مصابيح الشارع موزعة حول العالم |
Ve bir kaç şişe. Bir kaç lamba. Çok güzel gümüş bir çerçeve. | Open Subtitles | وبَعْض الزجاجات,وزوجِ مصابيح بإطار فضّي لطيف |
Güzel ampuller, Emily. Ve niyetim benzetme yapmak değildi. | Open Subtitles | مصابيح جيدة إيميلي ولاتأخذي كلامي على نحو مختلف |
Hayır,dün gece ışıklar bugün pirelerim ve Chris'in sivileceleri | Open Subtitles | مصابيح الضوء ليلة البارحة, وبــراغيــثي, بثرات كريس يبدو كالظلام , وذباب الخيل ، والغليان 344 00: |
Köprüyü geçerken ağaçlardaki ışıkları göreceksin. | Open Subtitles | عندما تعبرين النهر، ستجدين أشجاراً بها مصابيح. |
Hastanelerden lambalar var. | TED | سوف تتفقون معي انه لدينا مصابيح في المستشفيات |
Hani bilirsiniz, florasan lambalar, sonu gelmeyen koridorlar ve sıralanmış rahatsız sandalyeler. | TED | تعرفون مصابيح الفلوريسنت هذه والدهاليز التي لا تنتهي وهذه الأسطر من الكراسي غير المريحة. |
Birkaç ayı ve geyik derisinden giysi.Taştan bir kap ve taş lambalar, ailenin sahip olduklarının listesi. | Open Subtitles | بعض الحبال المصنوعة من جلد الرنّة و الدب. قِدر حجريّة و مصابيح حجريّة هي قائمة ممتلكاتهم المنزلية. |
Et yok, ilaç yok, kahve yok. Beyaz ampul bile yok, sadece kırmızı var. | Open Subtitles | ليس هناك لحم ولا أدوية ولا قهوة ولا مصابيح نظيف لا يوجد سوى المصابيح الحمر |
Marul, salatalık, jambon, ampul ve çöp poşeti. | Open Subtitles | خيار ، خس ، لحم ، أكياس قمامة و مصابيح كهربائية |
Birileri polis mi çağırdı? Vov, çok çabuk geldiniz. Elbette, hızlı ve üzerinde kırmızı lambası olan bir arbamız var. | Open Subtitles | ــ كان هذا سريعاً ــ أجل، لدينا سيارة سريعة جداً مع مصابيح على سقفها |
Dandik bir oto teybi, ve annemin lambası var... ..birleştirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | هناك 8 أشرطة وأحد مصابيح أمي أحاول تجميعها سوية |
Neden bir lamba fabrikası alıp kendin yapmıyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تشتري مصنع مصابيح لتصنع مصابيحك الخاصة؟ |
Millet kendini tavana assın, ampuller gibi kafaları gözüksün istiyorum. | Open Subtitles | أريد أناساً تتدلى من الأسطح ظلال مصابيح على الرؤوس |
Anne, bütün bu ışıklar babamın ışıklarıydı. | Open Subtitles | امي جميع هذه المصابيح كانت مصابيح والدنا |
Belediye başkanı ışıkları daha da açtı. | Open Subtitles | العمدة أضاء مصابيح الشوارع على أقوى درجة |
Ne zaman tur atacakları kesin değil ve elimizde el fenerleri olacak. | Open Subtitles | تناوبهم ليس دقيق جدا وسيكون لدينا مصابيح كاشفة |
Ama ampulleri değiştirmek kadar yasaları değiştirmek de önemli. | TED | إن تغيير مصابيح الإضاءة أمر هام لكن الأهم هو تغيير القوانين |
Ancak, bunları bisiklet lambalarını yakmak için kullanılan Avrupa'da bulabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تجدهم في أوروبا رغم ذلك، حيث يتم أستخدامهم لإشعال .مصابيح الدراجات |
- Herkes sis farı istemiyor sonuçta. | Open Subtitles | أجل، حسنًا ليس الجميع في حاجة إلى مصابيح الضباب |
İlginç bir ses duydum, ve arabanın Farları açıktı. | Open Subtitles | سمعت صوتاً غريباً ، فذهبت كي أطفيء مصابيح السيارة |
Uyarı lambalarına bakıyorum şu an. İleride bir kaza olmuş. | Open Subtitles | لا أرى سوى مصابيح الكوابح أمامي في طريق 40 عدة حوادث حصلت في أول الطريق |
Bu renkli LED ışıklarından gelen güneş ışığı dışındaki ekstra ışık da bitki gelişimini artırır. | TED | إلى جانب ضوء الشمس، ضوء قادم من مصابيح الإنارة الملونة هذه والذي يعزز أيضًا من نمو النبات. |