Sayın hakimler, eğer ilaç kullanıyorsa, bu durum bir tanık olarak güvenilirliğini etkiler. | Open Subtitles | لسيادتكم , إذا كانت تتعاطى مخدر فإنها تفقد مصداقيتها كشاهدة |
Sonra bu bilgi, güvenilirliğini ve incelenen 367 değişkenle nasıl bağlantılı olduğunu birçok yönden kanıtladı. | Open Subtitles | و من ثم تم إسناد هذه المعلومات ترافقياً بطرق شتى لتبيّن مدى مصداقيتها و ﻹظهار كيفية صلتها بالمتغيّرات الـ367 |
First Lady ise düşüşte, artık daha fazla insan onun güvenilirliğini sorgulamaya başladı kendi kirli çamaşırlarını canlı yayında yayınlamaya karar verdikten sonra. | Open Subtitles | بينما أرقام السيدة الأولى تتراجع، وقد بدأ الناس يتساءلون حول مصداقيتها بعد قرارها نشر غسيلها الوسخ |
Bu yüzden şu bir gerçek ki bazı erkeklerin ona el uzatması onun Birleşik Devletler senatörü olarak güvenilirliğini zedeler. | Open Subtitles | لان تلك الحقيقة ان رجلا وضع يده عليها يمكن ان يهشم مصداقيتها كسيناتور امريكي |
Mikro kredi kullanabilir, ama onun güvenilirliğine kefil olacak bir grup oluşturması gerek. | TED | يمكنها الحصول على قرض صغير، لكنها ستحتاج حينها لتشكيل مجموعة لتساعد في الشهادة على مصداقيتها. |
Bu kesinlikle babamın tanıklığında güvenilirliğine şüphe düşürürdü. Hmm. Belki de ona hala evli olup olmadığını sormalıyız. | Open Subtitles | على مصداقيتها في حجة غياب ابي ربما يجب علينا ان نسألها اذا كانت ما تزال متزوجة |
Eğer çalışma, kıyas grubu olmadan böyle bir iddiada bulunmuşsa güvenilirliğini sorgulamanız gerekir. | TED | وإذا ما قامت الدراسة بمثل هذا الادعاء بدون الاعتماد على مجموعة أخرى للمقارنة، وجب عليك في هذه الحالة أن تتساءل عن مدى مصداقيتها. |
güvenilirliğini sınama şansı buldunuz. | Open Subtitles | كان لديك الفرصة لتقيم مصداقيتها |
Onun tanık olarak güvenilirliğini zedeler. | Open Subtitles | مصداقيتها كشاهدة قد تعرضت للخطر، |
İlginç, New York Times daha şimdiden yönetimin tüm güvenilirliğini kaybettiğini söylüyor. | Open Subtitles | ولدينا الـ"نيويورك تايمز" اليوم تقول أن الإدارة فقدت مصداقيتها بالكامل. |
Şirket güvenilirliğini Kaybediyor | Open Subtitles | الشركة تخسر مصداقيتها |