Bu sıradan bir çizgi roman değil. Kapağının dış yüzeyi çok özel. | Open Subtitles | لاحظ أن هذه ليست مجلة مصورة عادية إنها في حالة مثالية دائمة |
Bana çizgi roman okuduğunu söylemen beni sana aşık edemez. | Open Subtitles | أن تخبرني أنك تقرأ قصص مصورة ليس بالضبط ما سيأسرني |
Bak şu işe. Basın listesinde hiç bayan fotoğrafçı yok. | Open Subtitles | كلا، ليس هنالك تصاريح إعلامية تم إخراجها لأي أنثى مصورة |
Hayır, o bir fotoğrafçı ama bu aralar iş bulmakta zorlanıyor. | Open Subtitles | لا، إنها مصورة فتوغرافية ولكنها مرّت بوقت صعب للعثور على عمل |
Çantasında bulduğunuz izler. Bulduğumuz selüloz bir resimli roman. | Open Subtitles | تلك الحقيبة السيليولوز الذي وجدناه هو عبارة عن رواية مصورة |
AP ajansı fotoğrafçısı, Gizli NSA ajanı ile aşk yaşadı. | Open Subtitles | مصورة فوتجرافية, مطلقة اشاعات تحت غطاء عميلة ان اس اه |
Merhaba. Sakıncası yoksa bize son konserinizin video görüntülerini gösterir misiniz? | Open Subtitles | مرحباً ، هل يمكن أن ترينا لقطات مصورة من حفلك الأخير؟ |
Adım Marion. fotoğrafçıyım. Bu çok ironik çünkü gözlerim iyi görmez. | Open Subtitles | أنا ماريون وأعمل مصورة فوتغرافية والمضحك أني لا أستطيع الرؤية جيداً |
Bu çizgi roman dersleri dört ila altı sayfa arasında değişiyordu. Bunların fotokopisini çekiyordum, fotokopileri vekil öğretmene | TED | هذه المحاضرات كقصص مصورة تكون أي شيء ما بين أربعة لستة صفحات، ثم أنسخها، وأعطيها لمدرسي البديل ليقدّمها لطلابي. |
öğrencilerime dağıtması için veriyordum. Ve çok şaşırmıştım, bu çizgi roman dersleri çok beğenilmişti. | TED | ولدهشتي، هذه المحاضرات كقصص مصورة أصبحت حديث الوقت. |
Dr. Wertham'ın farkına varamadığı şey ise, 1940'lar ve 50'lerde Amerika'da neredeyse her çocuk çizgi roman okuyordu. | TED | ما فشل الدكتور ويرثام في استيعابه هو أنه وفي الأربعينيات والخمسينيات، كان كل طفل تقريبًا في أمريكا يقرأ قصصًا مصورة. |
Bir tane çizgi romanımız var. Yerel algı, bilgi ağı, sürdürebilirlik, vizyon ve beceriklilik gibi yeteneklerde seviye atladık. | TED | لدينا قصة مصورة. لدينا تطوير في مهارات مثل الفهم المحلي، العلاقات العلمية الإستدامة، الرؤية، والإعتمادية |
Sen iyisi mi burada otur çizgi roman oku ve sabahın ikisinde makarna ye. | Open Subtitles | أفضل لك الجلوس هنا وقراءة مجلات مصورة وتناول السباغيتي الساعة الثانية صباحاً. |
Ama bunu geçmişteki altyapımla düşündüğümde hikâyem beni kişisel eğitimimi fotoğrafçı olarak yapmaya götürdü. | TED | ولكن التفكير فيه، ومع خلفيتي السابقة، قادتني تجربتي الخاصة لأصبح مصورة فوتوغرافية |
Hey, belki de geçmiş hayatında bir fotoğrafçı olduğunu öğrenmen bir çeşit işarettir. | Open Subtitles | ربما معرفتكِ بأنكِ مصورة في الحياة السابقة هي نوع من العلامات |
- Eminim idare ederdin. - Sen de fotoğrafçı mısın? | Open Subtitles | أنا متأكّدة أنك ستكونين لطيفة هل أنت مصورة أيضا؟ |
Elimdeki en iyi teknik fotoğrafçı sensin, biliyorsun. | Open Subtitles | أماندا , أماندا أماندا تعلمين بأنك أفضل مصورة محترفة لدي. |
Bu deneyimden sonra, resim öğretmenim Bay Shilale, bu resimli kitapları getirdi ve "Çocuklar için resimli kitaplar! | TED | لذا بعد هذه التجربة، معلمي للفن السيد شاليل أحضر إلينا كتب مصورة، وفكرت، "كتب مصورة للأطفال!" |
Bir belgesel fotoğrafçısı olarak, Olaylar bittikten birkaç ay sonra Lübnan'a dönerek PTB mağdurları ile görüşmeye karar verdim. | TED | ولكوني مصورة وثائقية، قررت العودة إلى لبنان بعد أشهر من انتهاء النزاع لأقابل الناجين من القنابل العنقودية. |
Artık ona ait başka bir video izlemek istediğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | بعد اليوم، لا أظنني سأود رؤية أي مقاطع مصورة له. |
Hayır, ben fotoğrafçıyım ve o gidip fotoğraf çekmem için bana bir adresin tüyosunu verdi... | Open Subtitles | لا، أنا مصورة فوتوغرافية وهو... هو أعطاني معلومان عن عنوان بأنني يجب عليّ... |
Bayan Counts, kütüphanede Bishop O'Dowd Lisesi için oldukça etkileyici bir grafik roman koleksiyonunu bir araya getirdi. | TED | في المكتبة، أسست الآنسة كاونتس واحدة من الأمور اللافتة وهي مجموعة روايات مصورة للأسقف أودود. |
Burası hikayenin fragmanını, diğer hikayelerin başlangıcını, fotoğraf kanıtlarını sunduğum daha sezgisel olan bir alan. | TED | إنها مساحة لتكون أكثر حدسية أقدّمُ فيها أجزاء من القصة، بدايات قصص أخرى، و أدلة مصورة |
Sen harika bir fotoğrafçısın. | Open Subtitles | أنت مصورة مذهلة |
Hatta foto muhabiri olmaktan bahsediyordu. | Open Subtitles | وتتحدث عن رغبتها بأن تصبح مصورة للجريدة |
O zevk sahibi bir fotoğrafçıdır. | Open Subtitles | إنها مصورة ذكية من القلة الجيدة |
Annem hastalanmadan önce fotoğrafçıymış. | Open Subtitles | أمي كانت تشتغل مصورة فوتوغرافية قبل أنّ تمرض |