Ve bizim buradaki "Karşı" destekçimiz aslında yeterli olduğunu iyice açıkladı. | TED | وقد أوضح معارض النووي هنا بأن لدينا ما يكفي في الحقيقة. |
Rönesans fuarları genelde 16. yüzyıl İngiltere'sini taklit eder. | Open Subtitles | معارض عصر النهضة عادة تقلد انكلترا في القرن 16 |
Ben başından beri nüfusun %1'i için bir cankurtaran salı olan Oasis'e karşıyım. | Open Subtitles | لقد كنت معارض للواحة من البداية إنها فرصة للنجاة في الفضاء تقدر بـ1 في المئة |
İşte taşımanın özelleştirilmesi karşıtı bir mücadeleyle ilgili başka bir güzel makale. yine bir iletişim bilgisi yok. | TED | وهذا مقالٌ جيد آخر عن موضوع معارض لخصخصة الترانزيت والامور المتعلقة به وايضاً لا يوجد شيء متعلق بالحملة |
Otomobil fuarlarında temsilcilik yaparken dişli raylar nedir biliyor muydum sanki? | Open Subtitles | اتظنين انه عندما كنت عارضة متحدثة في معارض السيارات اتظنين انني كنت اعرف ما هوالاطار الخارجي او التوجيه المقيد؟ |
O Seung Jo'nun rakibi. | Open Subtitles | (إنه معارض (سيونغ جو |
Bolivya'da geçtiğimiz ay suikasta kurban giden üçüncü muhalif lider. | Open Subtitles | هذا ثالث قائد معارض يغتال في بوليفيا الشهر الماضي |
Onların orda galerisi var,değil mi? | Open Subtitles | لديهم معارض هناك، صح؟ |
Salgınlar C.D.C'nin görev alanında ve ben de buna Karşı çıkamam. | Open Subtitles | التفشي من اختصاص مركز مكافحة الاوباء، و أنا لست معارض خبراتهم. |
TV ye bakıyorum; bir tane bir şeye Karşı olan konuk karşısında o şeyin taraftarı konuk. | TED | في برامج التلفاز، لدينا متحدث معارض لشيء ما. ضد متحدث مؤيد للشيء. |
Lanet olası kitap fuarları. Sayelerinde günde 6 öğün yiyorum. | Open Subtitles | .اللعنة على معارض الكتب .إنني أكل ستة مرات باليوم |
Bak şimdi, BTMM fuarları en iyi ve en parlak gelecek neredeyse onları ortaya çıkarmak için vardır. | Open Subtitles | حسنٌ، معارض "ستيم" هي حيث يأتي النُخبة والأذكياء ليصنعوا مستقبلهم. |
Şey, ben böyle şeylere karşıyım. Çok Karşı! | Open Subtitles | أنا معارض للأمر بأكمله ، معارض كلياً |
Buna kesinlikle karşıyım. | Open Subtitles | أنا معارض لهذا تماماً |
Bir retçi ve şiddet karşıtı savaşçı oluşumu bencillik seviyesinde itiraf ederim. | Open Subtitles | في حين أني أعترف بأسلوبي التهكمي، فالحقيقة أنني معارض ومقاتل شرس ضد العنف. |
Ama teknoloji fuarlarında modellik yapmak, gerçekten yapmak istediğim şey değil. | Open Subtitles | ولكن أن أكون عارضة في معارض التكنولوجيا، ليس حقاً ما أودُّ القيام به. |
Fakat 50'lerden 60'lara paldır küldür girerken yalnız bir muhalif tartışmayı kati olarak nasıl çözeceğini araştırdı. | Open Subtitles | لكن كما طويت حقبة الخمسينات بتهور إلى الستّينات، صوت وحيد معارض عمل على تسوية الحجة نهائيا وإلى الأبد. |
Hayır, onlar sanat galerisi. | Open Subtitles | لا، انها معارض فنيه |
Çubuk krakerlerin ülkedeki her yemek fuarına gidiyor. | Open Subtitles | نعم, حسناً, معجّناتك ستشارك في كل معارض الغذاء في البلاد. |
Smokey'de bir askerlik karşıtıydı... | Open Subtitles | (سموكي) كان معارض واعي |
- Evet, Julian ve Theo milyonlarca... protestocunun arasında şans eseri karşılaştılar. | Open Subtitles | أصبت، جوليان وثيو إلتقيا ...بين مليون معارض في إجتماع بالصدفة |
Yazın sanat galerilerinde staj yapmış. - Gayet normal biri. | Open Subtitles | نجحت مستحسن جيّد بالكليّة، ثم دخلت معارض الفنون هذا الصيف. |