Uluslararası ilişkiler, anlaşmalar falan. | Open Subtitles | علاقات عالمية خاصة معاهدات أو ما شابه ذلك |
Bütün işlerimizi korumak için Urk devletiyle imzaladığımız anlaşmalar. | Open Subtitles | تلك المستندات إنها معاهدات سلام مع حكومة الأورك |
Onlarla kahrolası anlaşmalar yaparak vakit kaybedemeyiz. | Open Subtitles | ليس السعي حول معاهدات معهم |
Geçmiş yıllarda bir sürü barış anlaşması yaptık. | Open Subtitles | على مدار السنوات الماضية قمنا بالكثير من معاهدات السلام |
Halkım beyaz adamlarla üç savaşta mücadele etti ve hepsi de ölüm getiren üç barış anlaşması imzaladı. | Open Subtitles | حارب شعبي ثلاث حروب بجانب الرجل الأبيض ووقعوا ثلاث معاهدات سلام كلهم أحضروا الموت إلينا |
İmparatorun aramızdaki antlaşmayı uzatmak için sizi gönderdiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم ان الإمبراطور قد أرسلك لتجديد معاهدات السلام معنا. |
Paris barış antlaşmasının taslaklarını hazırlamış ben bile. | Open Subtitles | ليس وأنا الرجل الذي كتب معاهدات سلام باريس |
çevrede dolaşarak onlarla arka sokaklarda anlaşmalar yapmak yerine. | Open Subtitles | ليس السعي حول معاهدات معهم |
Gizli anlaşmalar yapacak, yardım alacak, | Open Subtitles | صنع معاهدات سريه ، عمل معروف |
Çeşitli anlaşmalar imzaladık çünkü. | Open Subtitles | لقد وقعنا معاهدات |
Artık anlaşmalar yok. Tanrılar olacağız. | Open Subtitles | لا معاهدات |
Yani bakın, 1918 Versay anlaşması'na ve ondan önceki bütün anlaşmalara bakın, Vestfalya anlaşması ve diğer hepsi, ülkelerin kendi istediklerini yapabilmeleri için, egemenlik haklarını korumakla ilgiliydi. | TED | أعني، أنظر إلى معاهدة فرساي عام 1918، وكل معاهدات السلام التي سبقت ذلك، كإتفاقية ويستفاليا و غيرها، جميعها كانت تهدف إلى حماية الحق السيادي لكل دولة بذاتها لفعل ما تريد. |
Tamam, şimdi, Natalie öldürüldüğünde Amerika'yla suçlu iade anlaşması olmayan üç ülkeden birine kaçmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | حسناً ناتالي... قتلت اثناء محاولتها الفرار إلى واحدة من ثلاثة أماكن ليس لديها معاهدات لتسليم المجرمين مع الولايات المتحدة |
Muhammed bir ulus kurdu bir şehre sahip oldu, barış anlaşmalarına girişti | Open Subtitles | محمد أصبح أمة و قد حصل على مدينة , و دخل تعهدات و معاهدات |
İngiltere'nin, Amerika'yla bu antlaşmayı hükümsüz kılacak | Open Subtitles | هل لدى إنكلترا أية معاهدات مع الولايات المتحدة؟ |
Bu küçük şeyler barış antlaşmasının kahramanları olarak karşımızda duruyor. | Open Subtitles | تلك الأشياء هي الأبطال المجهولين في كل معاهدات السلام. |