"معاً في" - Traduction Arabe en Turc

    • bir araya
        
    • da beraber
        
    • da birlikte
        
    • bir arada
        
    • işte birlikte
        
    • ta birlikte
        
    • barış
        
    • İkisi de
        
    • de beraber
        
    • birlikteyiz
        
    • zamanlarda birlikte
        
    • içinde
        
    Dinleyicinizin akıllarında hâlihazırda mevcut olan kavramları bir araya getirmek için dilin gücünü kullanın -- sizin dilinizi değil, onların dilini. TED قم بإستخدام قوة اللغة لكي تخيط تلك المبادئ الموجودة مسبقاً معاً في أذهان جمهورك لكن لا تستخدم لغتلك، بل لغتهم هم.
    Libya'da beraber görev yaptık. Almanlarla savaştık. Open Subtitles كنّا معاً في ليبيا, حاربنا الالمان
    İkimiz Londra'da birlikte dolaşacak adamlar değiliz. Open Subtitles انا و انت ليس مظهران ان يكونا معاً في لندن
    Aile geleneklerimiz var, bunlardan en önemlisi ise Noel'de bir arada olmak. Open Subtitles لدي تقاليد عائلية أكثرها اهمية هو ان نكون معاً في عيد الميلاد
    Bak bebeğim, eğer bu işte birlikte olmayacaksak yollarımızı ayıralım. Open Subtitles اظري، عزيزتي، إذا لم نبقى معاً في ذلك الأمر، سينتهي الأمر
    Georgetown'da ve New York'ta birlikte yaşıyordunuz. Open Subtitles عشتم معاً في جورج تاون ومن ثم في نيويورك.
    Uzun zaman önce dört ulus barış içinde yaşardı Open Subtitles منذ وقت طويل, عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Fakat sizi temin ederim iyi bir tarafı olduğu gibi kötü bir tarafı da var ve her ikisi de oralarda bir yerde pusuya yatmış durumda. Open Subtitles لكني أؤكد لكم أنه حيث يوجد جانب جيد ثمة جانب سيئ أيضاً والإثنان معاً في الخارج يختبئان في مكان ما
    Noel'de de, Sevgililer Günü'nde de beraber olmamız tesadüf değil. Open Subtitles إنه ليست صدفة أننا كنا معاً في في عيد ميلاد رأس السنة، ومجدداً في عيد الحب.
    Bu ekip işi. Bu bir ortaklık. Bu işte birlikteyiz. Open Subtitles هذا عمل جماعي, هذه .هي الشراكه.نحن معاً في هذا
    Son zamanlarda birlikte oldukça fazla vakit geçirmeye başladınız. Open Subtitles هه ، لقد أصبحتما تقضيان وقتاً كثيراً معاً في الآونة الأخيرة
    Bu ikisini bir markette bir araya getirirseniz sanırım biraz tahıl gevreği satarız. Open Subtitles أنتجوا هذين الإثنين معاً في السوق و أعتقد أننا ماضون لبيع بعض الرقائق
    Hücreler genetik olarak yapmaları gereken şeyleri bilirler. ve bir araya gelerek kasılmaya başlarlar. TED هذه الخلايا تعرف وراثياً وظيقتها، وتبدأ معاً في النبض.
    Bu ikisini bir araya getiriyoruz. Aynı sistemin içinde... TED حسناً ؟ ونقوم بوضع هذين النوعين معاً في النظام ذاته.
    Dennis Bryson'la Oakland'da beraber çalışmıştık. Open Subtitles أنا و"دينِس برايسن" عملنا معاً في "أوكلاند".
    Manchuria'da beraber savaşırken, bir patlama meydana geldi. Open Subtitles كنا نقاتل معاً في "مانشوريا" وكان هناك إنفجاراً
    Kalinga'da birlikte olacağız dememiş miydim ben? Open Subtitles ألم أعدك أننا سنكون معاً في كالينغا؟
    Hani her zaman der ya bütün aile öbür dünyada da birlikte olacak diye. Open Subtitles -تعلم هي دائماً تقول عائلتنا كلها ستكون معاً في الآخرة -إذن
    Bunu sen yaptın çünkü seneye herkesin bir arada olmasına kafayı taktın. Open Subtitles أنت جعلت هذا يحدث لأنك مهووسة بأن نكون معاً في العام المقبل.
    Her şeyi sessiz ve mükemmel bir yerde... ... bir arada tutan gizli bir yapıştırıcı bulmuştuk. Open Subtitles لقد وجدنا السر الملتصق الذي قام بتجميع كل شيئ معاً في مكان رائع حيث ليس به أي ضجة
    Hepimiz bu işte birlikte hareket etmeliyiz, aksi halde bunu başaramaz. Open Subtitles علينا أن نشترك معاً في هذا الأمر وإلا فلن نفلح
    Ben de seni çıplak görmek isterim. Bu işte birlikte olduğumuzu bilmek istiyorum. Open Subtitles أود رؤيتك متجرّدة من ملابسك يشعرني وكأننا معاً في هذا الأمر
    Bu Philippe Sauvage. Afganistan ve Irak'ta birlikte hizmet ettik. Open Subtitles هذا "فيليب ساوفاج" خدمنا معاً في افغانستان والعراق
    Uzun zaman önce dört ulus barış içinde yaşardı Open Subtitles منذ وقت طويل, عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Prenses Maithili ve Prenses Chandrika, her ikisi de aynı yatılı okulda okudu. Open Subtitles الأميرة ميتلي و الأميرة تشاندريكا اعتادا الدراسة معاً في مدرسة بالخارج
    L.A.'de Ford'la Hemey'de beraber okuduk. - Şimdi de buradasın. Open Subtitles أنا و(فورد) ذهبنا إلى (هيمي) معاً في (لوس أنجلوس)
    İyi veya kötü, bu işte birlikteyiz. Open Subtitles نحن معاً في هذا الأمر سواءً للأسوأ أم للأفضل
    Onunla sizin adam son zamanlarda birlikte çok zaman geçiriyorlardı. Open Subtitles هو ورجلكما... كانا يقضيان وقتاً طويلاً معاً في الآونة الأخيرة.
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus