Bu çevreye pek alışık olmadığını anlıyorum. | Open Subtitles | انا اعرف انك لست معتاده على هذه البيئه المحيطه بكِ |
Odadaki en güzel kız olmaya alışık olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك كنتٍ معتاده على ان تكوني الأجمل بالغرفه |
Dik dik bakılmaya alışık sayılırım. | Open Subtitles | لذلك انا نوع ما معتاده على ان يحدق بي الناس |
Yalnızca -- ben, bilirsiniz, topluluk önünde konuşmaya alışık değilim. | TED | و فقط..لست معتاده علي إلقاء الخطب. |
Söylediklerimden kuşku duyulmasına alışık değilim. | Open Subtitles | لست معتاده على أن يشك أحد فى كلامى |
Böyle içmeye alışık değil. | Open Subtitles | انها ليست معتاده على الشرب بهذا الشكل |
Bir gösteride bu kadar samimiyetin olmasına alışık değilim ben. | Open Subtitles | لست معتاده على رؤية مثل هذه الاشياء |