Net olarak karmaşık bir problem, fakat gerçekten karışık mıydı ? | TED | وهو امرٌ متشابك جداً كما هو واضح ولكن هل هي معقّدة ؟ |
Kötü bir gün geçiriyorum, o kadar. Hayatım bu aralar biraz karışık. | Open Subtitles | إنني أمرّ بيوم عصيب فحسب .. حياتي أصبحت معقّدة |
Aslında karışık bir durum, ama reklam işinde başkalarını yargılamayız. | Open Subtitles | حسناً، إنها فكرة معقّدة لكن في مجال الإعلانات لا نحكم حقاً على الناس |
Demek istediğim, hayat karmaşıktır Owen. Gri bölgelerde yaşıyoruz. | Open Subtitles | أعني ، الحياة معقّدة أوين ، نحن نعيش بالمساحات الرمادية |
Her şeyi bildiğimizi sanıyorduk ama birkez daha, çok karmaşık bir duruma bakıyorduk. | Open Subtitles | إعتقدنا بأنّنا عرفناه كلهّ لكن ثانية ، كنّا ننظر في حالة معقّدة جدا |
gelenekler biraz karışıktır. | Open Subtitles | بوكاهونتاس، الإتفاقيات في إنجلترا معقّدة جدا. |
Arabayı başkası sürüyormuş ve bunu düzeltmeye çalışıyordu ama her şey çok karışık bir hal aldı. | Open Subtitles | شخص آخر كان يقود، و هي حاولت تصحيح الأمور. لكنّ الأمور أصبحت معقّدة جدّا. |
Doğa bu kadar karışık ve manasız şekillere sahipken bu kadar doğru açıyı bir araya nasıl getirmişler ? | Open Subtitles | كيف يمكن للبشر صناعة هذه الزوايا القائمة .. بينما تصرّفاتهم معقّدة وغير منطقية .. |
Kolay bir şey olması gerekiyor, gerçek sorunlarımız gibi değil ki bizim sorunlarımızın kaynağı çok aşağıda, karışık ve acılıdır. | Open Subtitles | ،يجب أن يكون شيئاً سهلاً ،وليس مثل مشاكلنا الحقيقية متأصّلة، معقّدة ومؤلمة |
Bu karışık bir büyü kurban büyüsünden gelişme eski bir şeyler. | Open Subtitles | إنّها تعويذة معقّدة تعود لمدرسة سحر التضحية القديمة. |
Birkaç karışık nedenden ötürü kimseyle paylaşamayacağım bir şey. | Open Subtitles | مكروه لا يمكنني مشاركته أي أحد لأسباب عديدة معقّدة. |
Size anlatacak uzun ve karışık bir hikâyem var. | Open Subtitles | عندي لمدة طويلة وقصّة معقّدة لإخبارك. |
Mühendisliği ne kadar karışık olabilir ki? | Open Subtitles | كم من الممكن أن تكون هندسته معقّدة ؟ |
Ama sonra, hayatının yeterince karışık olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت أن حياتك معقّدة بما فيه الكفاية |
Bak, eğer aşk hayatım karışık bir durumda olmasaydı mesela şey gibi o kadar çok karışık ki şu an tanımlayacak bir şey bulamıyorum, dişlerini şöyle bir kontrol edip sonra da seni biraz gezdirebilirdim. | Open Subtitles | لو لم تكن حياتي العاطفية معقّدة بشيء هو... معقّد للغاية، لا أستطيع تخيّله الآن |
Sorun değil. Aile karmaşıktır. | Open Subtitles | لا بأس، العلاقات العائلية معقّدة |
Hayat, bir bulmacadan daha karmaşıktır. | Open Subtitles | الحياة معقّدة أكثر من لغز |
Barb, bu işler karmaşıktır. | Open Subtitles | بارب، هذه الأمور معقّدة. |
Amy, bu iyiye işaret çünkü bayağı karmaşık bir cümle kurmuş. | Open Subtitles | أوه، أيمي، ذلك إشارة عظيمة، لأن ذلك يعتبر جملة معقّدة جداً. |
Aile içi ilişkiler karışıktır. | Open Subtitles | الديناميكا العائلية معقّدة |
- Karmaşık. - Sadece bir deniz feneri. | Open Subtitles | ــ إنّها معقّدة ــ لا , إنّها مجرد منارة |
Be-be-ben başta berbat bir fikir diye düşündüm, tamamen karmakarışık, ama sonra başka partilerde olma olasılığıma sırtımı dönme sebebini hatırladım. | Open Subtitles | ظننتها فكرة رهيبة بادئ الامر معقّدة جدا لكن ادركت بعدها سبب تركي |