Evet, Benimle burada biraz takıl, o çiftlerden birkaçıyla tanış. | Open Subtitles | أجل ابقي معي هنا وقابل بعض هؤلاء الأزواج |
Hepsinin ölmesini istemiyorsan Benimle burada otur. | Open Subtitles | أنت ستجلس معي هنا إلا اذا كنت تريد موتهم جميعا |
Çanta şu an yanımda, ofiste. Benim çantam sizde mi? | Open Subtitles | إنها معي هنا في المكتب، هل حقيبتي معك؟ |
Annenle aranı düzeltene kadar benim yanımda kalıyorsun. | Open Subtitles | ستقيم معي هنا حتى تستقر الأمور مع والدتك، اتفقنا؟ |
Neden benim yanıma, hücre arkadaşı olarak, senin yerine, o yakışıklı sarışın lideri vermediler ki? | Open Subtitles | لماذا لم يتمكنوا من وضع الضابط الأشقر الوسيم معي هنا في الزنزانة .. |
- İşte burada bütün hakların iadesi. | Open Subtitles | - إنها معي هنا - إلغاء وصاية كامل ومفعَّل |
Arabaya bindin ve benimle buraya geldin. | Open Subtitles | أنت من ركب السيارة و أتى معي هنا |
St. Petersburg, Florida'daki HSN merkezinde bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لأنك معي هنا على قناة (إتش إس إن) من مقرنا في (سانت بيترسبورغ, فلوريدا) |
Üzgünüm Benimle burada sıkıştın, John. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنك أنحصرت معي هنا ياجون |
- Lütfen kal. Benimle burada biraz daha kal. - Bana ihtiyaçları var. | Open Subtitles | من فضلك إبقي,إبقي معي هنا لفترة- إنهم يحتاجونني- |
Benimle burada mahsur kaldığın için üzgünüm canım. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنك عالقة معي هنا يا عزيزتي |
Hey, Benimle burada görüşmelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن تعملا معي هنا. |
Benimle burada, Dünya'da kal. | Open Subtitles | إبقي معي هنا على الأرض |
Şu an yanımda yeni yorumcu ve eski Isotot oyuncusu, harika Bart Simpson var. | Open Subtitles | معي هنا المذيع الجديد واللاعب السابق في فريق (إستوتس) ، (بارت سمبسون) |
Şu an yanımda kaçırılan çocuklardan birinin ebeveyni Erik ve Anna var. | Open Subtitles | معي هنا (إيرك) و (آنِ) والدين لأحد الأطفال |
Birlikten birinin de benim yanımda olmasına ihtiyacım var. | Open Subtitles | فقط نريد توضيح عن بعض الاشياء هل ساحتاج احد معي هنا |
Bu durumun içinde benim yanımda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست معي هنا في هذه الحالة. |
Durumu çok kötüleşti ve yanıma taşınmak zorunda. | Open Subtitles | لكن حالتها تحولت للأسوء لدرجة أنها سيتوجب عليها أن تنتقل للعيش معي هنا مجددًا. |
İşte burada. | Open Subtitles | - أجل ، إنه معي هنا ، لا تقلق - |
Bu gece benimle buraya gelmeni istemiştim. | Open Subtitles | أردتك أن تأتي معي هنا الليلة |
St. Petersburg, Florida'daki HSN merkezinde bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لأنك معي هنا على قناة (إتش إس إن) من مقرنا في (سانت بيترسبورغ, فلوريدا) |
Hayır, bak tek yapmamız gereken Ed adındaki adamı bulmak ve geçen gece burada benimle beraber olduğuna ikna etmek. | Open Subtitles | انظري، كُل ما نحتاج عمله هو أن نجد هذا الرجلِ إد، وبعد ذلك نقنعه بأنّك التي كُنْت معي هنا ليلة البارحة، حسناً؟ |