Bu benzer değerleme sistemleri diğer insanlarla olan etkileşimleri değerlendirdiğimiz zaman yeniden düzenlenir. | TED | يعاد توزيع نفس أنظمة التقييم هذه عندما نقوم بتقييم التفاعلات مع أشخاص آخرين. |
Bizim video oyunumuz o dünyayı yaşamayan insanlarla bunu paylaşma girişimidir, çünkü dünyanız o hâle gelmeden bunu hayal edemiyorsunuz. | TED | لعبتنا كانت محاولة لمشاركة هذا العالم مع أشخاص لم يعيشوه من قبل؛ لأننا لم نكن لنتخيله إلا بعدما أصبح عالمنا. |
Başka insanlarla seks yapıyoruz, ama asla telefon ya da sıvı değişimi yapmıyoruz. | Open Subtitles | نحظى بممارسة الجنس مع أشخاص آخرين لكننا لا نتبادل السوائل أو أرقام التليفونات |
Fakat o kasvetli yerde, pek az tanıdığım insanların yanında bebeğimi doğuracağım. | Open Subtitles | لكن أن أنجب طفلي في ذلك المكان البائس، مع أشخاص بالكاد أعرفهم. |
Demek istediğim, daha önce bana iyi davranmayan, benimle gerçekten ilgileniyor gibi gözükmeyen adamlarla birlikte oldum. | Open Subtitles | أعني أني كنت مع أشخاص من قبل لم يعاملوني بشكل جيد ولم يهتموا بي حتى |
Sen olmadan başka önemli heriflerle konuşuyor. | Open Subtitles | بدأ بتكوين علاقات من دونك مع أشخاص خطيرين |
Diğer insanlarla birlikte oynayınca daha da eğlenceli olacağından eminim. Ne dersin kankam? | Open Subtitles | وأنا واثقةٌ من أنها ستكون أكثر متعة إذا لعبتها مع أشخاص ٍ آخرين |
Ama bu durum burada olmak istemeyen insanlarla çalışmayı kolaylaştırmıyor. | Open Subtitles | وليس من السهل التعامل مع أشخاص لا يريدون العمل هنا. |
Hayatımda bir masada hiç bu kadar güzel insanlarla birlikte olmadım. | Open Subtitles | ولم أجلس على طاولة كهذه من قبل مع أشخاص جيدين مثلكم |
Bazen karşılıklı çıkarlar sevmediğimiz veya güvenmediğimiz insanlarla bizi işbirliği yapmaya zorlar. | Open Subtitles | بعض الأحيان المصالح المشتركة تجبرنا على التعامل مع أشخاص لانحبهم ولانثق بهم. |
Beni başka insanlarla bir odaya koy... onlarla ne hakkında konuşabilirim ki? | Open Subtitles | ..ضعني بغرفة مع أشخاص آخرين، حسناً ماذا يفترض بي أن أتحدث معهم؟ |
Bazen karşılıklı çıkarlar sevmediğimiz veya güvenmediğimiz insanlarla bizi işbirliği yapmaya zorlar. | Open Subtitles | بعض الأحيان المصالح المشتركة تجبرنا على التعامل مع أشخاص لانحبهم ولانثق بهم. |
Aynı zamanda belirli ortak ilgilerimiz olan insanlarla iletişim kurabiliriz. | TED | يمكننا أيضا التواصل مع أشخاص بناء على إهتماماتنا المحددة. |
Değerli insanlarla, gereksiz şeyler uğruna boşuna harcadığım zaman için pişmanım. | TED | و ندمت على الوقت الذي ضيعت على أمور غير مهمة مع أشخاص يهمونني. |
Ben ölmekte olan insanlarla çalıştım 40 yılı aşkın bir süre. | TED | فأنا قد عملت مع أشخاص يواجهون الموت لمدة 40 عاماً |
Daha da artarak, iş yapmak zorunda kalacağız aynı değerleri paylaşmadığımız insanlarla, fakat bir anlığına da olsa ortak ilgimiz olanlarla. | TED | علينا القيام بالأعمال بتزايد مع أشخاص لا نشاركهم قيمهم، لكننا نشاركهم مصلحة مشتركة الآن. |
Ve kendilerini, hayatları boyunca tanıdıkları insanlarla çalışmaktan, etraflarını sarmalayan yabancılara kanıtlamak zorunda buldular. | TED | وبدلا من العمل مع أشخاص يعرفونهم طيلة حياتهم، أصبح يتوجب عليهم الآن ان يثبتوا أانفسهم ضمن جمع من الغرباء. |
Her yerde kitap olan bir yerde büyümek ve insanlarla o kitaplar hakkında konuşmak, az buz bir okumuşluk değildi. | TED | ولكن النضج كطفل مع كتب في كل مكان مع أشخاص للتحدث معهم حول هذه الكتب هذا لم يكن شئ تعليمي نوعا ما |
Fakat kendimi kısa sürede, ticari hasattan sorumlu güçlü insanların yanında buldum. | TED | ولكن سرعان ما وجدتُ نفسي أعمل جنبًا إلى جنب مع أشخاص ذوي نفوذ وقوة. مسؤولين عن الحصاد التجاري. |
Kötü adamlarla, kötü otellerde, kötü anlaşmalar yapmak, benim hobim. | Open Subtitles | صفقات مشبوهة، مع أشخاص مشبوهين بفنادق مشبوهة، طريقتي. |
Biliyor musun Charlie, bana bok gibi muamele gösteren heriflerle yattım. | Open Subtitles | أتعلم يا (تشارلي)، لقد نِمتُ مع أشخاص كانوا يُعاملوني بطريقة سيئة. |
Gerçek insanların olduğu evde olmak, gerçekten iyi hissettirdi. | Open Subtitles | من الرائع أن أكون في بيت حقيقي مع أشخاص حقيقين |