Ben bir çırağım ve bahsi geçen işi gerçekte yapan insanlarla birlikte çalışıyorum. | TED | أنا مبتدئ، و أنا أعمل مع الناس الذين ليس لديهم وظائف فعليا. |
Benim hayalim, beni seven, birbirlerini de seven... insanlarla birlikte olmaktı. | Open Subtitles | أحلم بأن أكون مع الناس الذين أحبهم الذين يحبون بعضم البعض ويحبونى |
Ellerinden gelen herşeyi yapan insanlarla birlikte. | Open Subtitles | هي مع الناس الذين يفعلون كُل ما بإستطاعتهم |
Sonra da o listeyi öfke sorunu olan kişilerle karşılaştırmanı istiyorum. | Open Subtitles | ثم أريدك أن تقلصي الأمر أكثر بمقارنتهم مع الناس الذين لديهم مشاكل غضب |
Neden ne olduğunu gerçekten görmüş olan insanlarla, konuşmuyorsun da makinelerle konuşuyorsun acaba? | Open Subtitles | لماذا لا تتحدث مع الناس الذين رأوا بالفعل ما حدث وليسوا آلات ؟ |
Sevdiğin insanlarla birlikte çalışmak o kadar da kötü olmaz. | Open Subtitles | حسناً، هآنت ذا طالما أنكِ مع الناس الذين تحبينهم العمل لايكون سيئاً للغاية |
Yani, eğlenmek, önem verdiğin insanlarla birlikte olmak kadar önemli değil. | Open Subtitles | أقصد , الاستمتاع ليس قريبا , كأهمية كونك جيدا مع الناس الذين يهتمون بك حقا |
Sizi seven insanlarla birlikte olun ve işimizi yapmamıza müsade edin. | Open Subtitles | كونوا مع الناس الذين تحبّونهم ودعونا نقوم بعملنا |
Seni seven insanlarla birlikte mutlu olmayı hakediyorsun. | Open Subtitles | وأنت لا تستحق أن تعاني كل هذا الألم أنت تستحق السعادة أن تكون مع الناس الذين يحبوك |
İçimizden bazıları, bir fark yaratabilmek adına, sevdiği insanlarla birlikte olmaktan vazgeçebiliyor. | Open Subtitles | كما تعرف، البعض منا يضحي بكونه ...مع الناس الذين نهتم بهم بحق لكي نستطيع أن نحدث الفرق |
Ya çalıştığım insanlarla birlikte kalacaktım ya da seninle çekip gidecektim. | Open Subtitles | ...إما البقاء مع الناس الذين أعمل معهم أو الرحيل معكِ ، وأخترتكِ أنتِ |
Sevdiğin insanlarla birlikte ol. | Open Subtitles | كن مع الناس الذين تحبهم |
Joshua farklı farklı... dışarıdaki insanlarla birlikte olmaya uygun değil. | Open Subtitles | (جوشوا) مختلف، مختلف... لايجب أن يكون في الخارج مع الناس الذين في الخارج، لم يجب أن... |
Ama burada, Miami'de onu tanıyan ve ona değer verip seven insanlarla birlikte bunu denemek zorunda olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | ولكنّي أدرك أنّ عليّ أن أحاول... هنا في (ميامي) مع الناس الذين عرفوها و... و... |
Barry Flynn hayranlarını Luxor Bankasındaki öfke problemi olan kişilerle karşılaştırdım ve bir kişi buldum. | Open Subtitles | حسنا,اذن لقد قمت بمقارنة محبي باري فلين مع الناس الذين لديهم مشاكل تحكم بالغضب و في مصرف لوكسور هناك نتيجة واحدة |
Dr. Dean Ornish ciddi kalp-damar rahatsızlığı olan kişilerle, onları vejetarten beslenmeye dayalı sıkı bir diyete sokmak yoluyla çok iyi bir çalışma yürüttü. | Open Subtitles | قام الطبيب (دين أورنيش) بعملٍ جيّد فعلاً مع الناس الذين يعانون من مرضٍ حاد في اﻷوعية القلبيّة ألزمَهُمْ بنمط غذائي صارم، يتكوّن من نمط غذائي نباتي بشكلٍ أساسي. |
Normalde asla yapmayacağımız şeyleri yaparız, yemin ettiğimiz görevimizi ihmal etmek, düşmanlarımız olan insanlarla kendimizi aynı kefeye koymak gibi. | Open Subtitles | نفعل اشياء لم نكن نفعلها أبدا مثل، اه، تجاهل واجبتنا الدستوريه أو ننحاز مع الناس الذين اعتادوا أن يكون أعدائنا |
Belki şimdi nedenin var, fakat burada saklanıp sorunlarından kaçmak, sana ihtiyacı olan insanlarla konuşmamak.. | Open Subtitles | ربما يكون لديك عذر,لكن الأختباء هنا,وتفادي مشاكلك ولاتتكلم مع الناس الذين يحتاجونك |