"مقعدها" - Traduction Arabe en Turc

    • koltuğunu
        
    • koltuğunda
        
    • oturuyorsun
        
    • sandalyesine
        
    • oturdu
        
    • yerini
        
    Uzun bir günmüş, baskıdan bıkmış ve koltuğunu vermemiş. TED فقد كان يومها طويلًا، وكانت متعبة من الظلم، ولم تتخلّ عن مقعدها.
    Alabama'da siyahi bir kadın, otobüste koltuğunu beyaz bir adama vermeyi reddettiği için tutuklandı. Open Subtitles شابة سمراء قُبض عليها لأنها رفضت اعطاء مقعدها لرجل ابيض في الاباما
    Olay çıkarmaya hazırdım ama o, koltuğunda öylece oturdu. Open Subtitles وكنت مستعدة لإحداث جلبة، لكنها جلست هناك في مقعدها.
    Onun yerinde oturuyorsun. Open Subtitles أنت تجلس فى مقعدها
    Bu yüzden, Christine birinci obua sandalyesine geçecek. Open Subtitles لذا ستقوم كريستين بأخذ مقعدها كعازفة المزمار الرئيسية
    Annen hiç şaşırtmayacak bir şekilde havaalanından gelirken arka koltukta oturdu. Open Subtitles أمك كانت تقوم بالقيادة من مقعدها الخلفي كالعادة في طريقنا من المطار
    Jing-Mei, teyzesi An-mei’nin evindeki Çin dominosu masasının doğu köşesinde isteksizce yerini alıyor. TED في منزل خالتها آن ماي، بتردد تأخذ جينغ ماي مقعدها في الزاوية الشرقية على طاولة ماجونغ.
    Sürücü koltuğunu ayarladı. Open Subtitles ‫قامت بتعديل مقعدها قبل ‫قيادتها للسيارة
    - Kuruldaki koltuğunu bana bırakmış. Open Subtitles تركت لي مقعدها في مجلس الإدارة.
    Elise vakfın yönetim kurulundaki koltuğunu asker evindeki papaza bırakmış. Open Subtitles حسناً، تركت (إليز) مقعدها بمجلس المؤسّسة إلى القس في منزل الجنود.
    Onunkini mi, otobüsün koltuğunu mu? Open Subtitles مقعدها أم مقعد الحافلة؟
    Sara koltuğunda. Bryan'ı da tuvalete kadar takip ettik. Open Subtitles ،سارة) في مقعدها) وتتبّعنا (برايان) إلى الحمام.
    Uçaktaki koltuğunda bulmuşlar. Open Subtitles -لقد وجدوها في مقعدها علىالطائرة.
    Onun yerinde oturuyorsun. Open Subtitles أنت في مقعدها.
    Bir şekilde onu sandalyesine oturttuysa? Open Subtitles قد جلبتها على مقعدها بطريقة ما؟
    Amanda onlara ilaç verdiyse, hepsini sandalyesine oturtmuştur iğnesini de hepsinin kafasına saplamıştır. Open Subtitles حسنٌ، إن كانت (أماندا) قد قامت بتخديرهم لعلها تمكنت من وضعهم على مقعدها ووضعت إبرتها برأسهم؟
    Rosa Parks otobüsteki yerini vermeyi reddettiğinde gördük. TED رأيناه حينما رفضت روزا باركس أن تترك مقعدها في الحافلة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus