Resmi yalanların yaldızı ve JFK'in cenazesinin destansı ihtişamı... hepimizin gözlerini bağlar ve akıllarımızı karıştırır. | Open Subtitles | بريق الكذبة الرسمية وروعة ملحمة جنازة جون كنيدي تخدع الأعين وتشل المفاجأة القدرة على التفهم |
erişilmezliğin destansı bir rahatlaması. | Open Subtitles | إنها ملحمة تأملية في الأشياء التى لا تدرك |
Sen ve arkadaşların buna epik bir başarı demez miydiniz? | Open Subtitles | أَعْني، لا تَعتقدين بأنّك وأصدقائكَ تدعون هذا بأنها ملحمة ناجحة؟ |
Homer'ın İlyada Destanı M.Ö. 8. yüzyılda ilk yazıldığında Truva Savaşı hikâyesi eskide kalmıştı bile. | TED | عندما كتب هوميروس ملحمة الإلياذة في القرن الثامن قبل الميلاد، كانت قصة حرب طروادة قد أصبحت قديمة بالفعل. |
Bu küçük hikayelerle, bu bireysel hikayelerle, dünya çevresindeki kadınların radikal bir destan yazmakta olduğunu görüyorum. | TED | إنه في تلك القصص الصغيرة تلك القصص المنفصلة عن بعضها يمكنني رؤية ملحمة ثورية في طور الكتابة تكتبها النساء حول العالم. |
Aşk destanımı al ve gideceği yere götür. Her şey senin elinde. | Open Subtitles | خذي ملحمة حبي حيث وجهته الأمر عائد إليكِ |
Epic Shelter bir yedekleme programıydı. | Open Subtitles | تم إنشاؤها ملحمة مأوى لإجراء نسخ احتياطي. |
Bir insan tarafından yazılan en muhteşem dramın açılış rolü. destansı bir hikaye. | Open Subtitles | من أجل تأسيس قانون أعظم ، دراما مكتوبة بواسطة رجل حكاية ملحمة |
Bu diş ve pençe tarafından verilen destansı hayat hikayesi. | Open Subtitles | وهي ملحمة قديمة من الحياة تُدار بواسطة الأسنان والمخالب. |
Hile bütün o destansı anılarını sildirmeye denir. | Open Subtitles | الغش؟ الغش ومحو كل من ذكريات ملحمة لدينا. |
Bu anlaşmadan ben yeni bir çük kazanmış olabilirim, ama bu sayede taşak takımların destansı şekilde büyümüş gözüküyor. | Open Subtitles | كما تعلمون، ربما أكون قد حصلت على وخز جديدة للخروج من هذه الصفقة ولكن يبدو كما لو كان لديك نمت مجموعة ملحمة من الكرات |
Ama Monroe 2 yıldır kendi şirketiyle çalışmamıştı ve destansı yapım Cleopatra'daki masraflı gecikmeler yüzünden Fox mali sorunlar yaşıyordu. | Open Subtitles | لكن مونرو لم تعمل في شركتها الخاصة لسنتين و شركة فوكس كانت تواجه مشاكل مالية خطيرة بسبب التأجيلات المكلفة خلال إنتاج ملحمة كليوباترا |
O zaman kendimizi destansı ve kafa karıştırıcı bir kapışmanın içinde buluruz. | Open Subtitles | في هذه الحالة نحن في ملحمة مواجهه مربكة |
Görülmeyen olayların epik denemesiydi. | Open Subtitles | إنها ملحمة تأملية في الأشياء التى لا تدرك |
Tarzı çiğdir ama epik bir havası vardır. | Open Subtitles | صوتها هو الخام، ولكن ملحمة والغلاف الجوي |
O anda büyük Hint Destanı Mahabharata'dan bir kısım geldi aklıma: "Dünyadaki en harikulade şey nedir, Yudhisthira?" | TED | وتذكرت حينها عبارة من " ماهابهارتا " وهي ملحمة هندية شهيرة حيث ذكر فيها " ما هو أعجب شئ في العالم ، يا "يودهيسثيرا" ؟. |
Homeros'un Odise Destanı. Ev ödevim. | Open Subtitles | "ملحمة الأوديسة" "للكاتب"هومر" إنه فرضي المنزلي |
Elizabeth Taylor'ın hikayesi bir destan ve ilham kaynağıdır. | Open Subtitles | اليزابيث تايلور وتضمينه في القصة ملحمة ومصدر إلهام. |
Aşk destanımı al ve gideceği yere götür. Her şey senin elinde. | Open Subtitles | خذي ملحمة حبي حيث وجهته الأمر عائد إليكِ |
Epic ve sağ iyi dün gece. | Open Subtitles | ملحمة والحق جيدا الليلة الماضية. |
Kitap kulübümü özlüyorum, 1.Dünya Savaşı efsanesi Sonuç... | Open Subtitles | أنا أفتقد لنادي الكتاب المحتوي على ملحمة الحرب العالمية و المفاجأة ... |
Ancak bugüne kadar hiç kimse bir barış destanını söylemeyi başaramadı.. | Open Subtitles | ولكن أحداً لم ينجح إلى الآن في غناء ملحمة السلام |
Sen Mantle Kardeşler destanına kafa karıştırıcı bir element katıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تشكلين عنصرًا مربكًا في ملحمة الأخوة (مانتل) |
Ama Amy ve kuşlarının destanında işler karıştı. | Open Subtitles | ولكن الأمور تعقدت فى ملحمة إيمى" وطيورها" |
Aşk maceramızın bir parçasıydı. | Open Subtitles | -كان كل ذلك جزءا من ملحمة الحب |