'ama Chris onun iki tane dolu silah tutuyor, 'olması gerçeğine saygı duyması gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن كريس كان عليه أن يحترم حقيقة أنه كان يحمل زوج من البنادق مملوئين ظاهريا بالرصاص |
'Tom'unda dolu olmadıkları gerçeğine saygı göstermesi gerekiyordu. | Open Subtitles | وتوم كان عليه أن يحترم حقيقة أنهم لم يكونوا مملوئين |
Yılan oyunu ve körebe gibi... çocukça oyunlarıyla dolu olan. | Open Subtitles | مملوئين بألعاب الصبية، بالتعابين والسلالم وخدع الرجل الأعمى |
Herkesin, acaba bu insan sarhoş mu vücudu bir şarapla mı dolu diyerek sizi işaret ettiği son zaman neydi? | Open Subtitles | -أنكم كنتم مملوئين بروح العلي و ضايقكم الناس -و قالوا لا يجب أن يسكر الشخص الشخص يجب أن يملأ بخمر جيدي |