ürünleri insan vücuduna uydururlar, 3D avatarlara değil. | TED | ويناسبون منتجاتهم مع الجسد البشري، وليس مع تجسيد ثلاثي الأبعاد. |
Tanıtımını yaptığın... ürünleri bedava alabilirsin. | Open Subtitles | من الناس الذين يريدون منك أن تبارك منتجاتهم |
Tanıtımını yaptığın... ürünleri bedava alabilirsin. | Open Subtitles | من الناس الذين يريدون منك أن تبارك منتجاتهم |
Çünkü bazı şarap üreticileri ürünlerinde bu tip mantarları kullanıyorlar. | Open Subtitles | لأن بعض صانعي الخمور يستخدمون الفطريات المعدلة وراثياً في منتجاتهم |
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi üreticilerin ürünlerinde "0" gram trans yağ bulunduğunu yazmaları için hak talebinde bulunmalarına izin verir, ürünlerin içinde porsiyon başına yarım gram trans yağ olsa bile. | TED | سمحت إدارة الأغذية والعقاقير للمصنعين أن يدعوا أن منتجاتهم تحتوي على صفر غرام من الدهون المتحولة حتى إذا كان لديهم بالفعل ما يصل إلى نصف غرام لكل حصة |
Marks and Spencer gibi büyük markaların tedarikçilerine satılıyor. Bu markalar sosyal plastiği ürünlerinde kullanıyor. | TED | ونبيعه لموردي العلامات التجارية الكبرى مثل (ماركس آند سبنسر)، الذين ضمنوا استخدام البلاستيك الاجتماعي في منتجاتهم. |
Üreticiler buna, ürünlerinin nasıl kullanıldığıyla ilgili doğrudan bir sorumlulukları olmadığı cevabını verdiler. | TED | ردّاً على ذلك، احتجّ المصنّعون بأنهم لا يتحملون المسؤولية المباشرة بخصوص كيف يتمّ استخدام منتجاتهم. |
A seçeneği: Silah üreticilerini ürünlerinin öldürücülüğünden sorumlu tuttuğumuzda bu sorunu çözeriz. | TED | الاختيار (أ): سينتهي هذا الأمر عندما نُحمِّل مصنّعي الأسلحة مسؤولية فتك منتجاتهم. |
Eğer bizden önce tanıtırlarsa, onların az gelişmiş ürünleri hayatları tehlikeye atacaktır. | Open Subtitles | إن أطلقوا قبلنا فأن منتجاتهم الرديئة سوف تكون خطرة على الحياة |
ürünleri onların işine yarayacak şekilde gösterilmiş mi diye. | Open Subtitles | كيف يتصور منتجاتهم ربما لمصلحتهم |
Ve ürünleri satıldığında, Detroit Şehri'nin bütün yerel marketlerinde, satıştan yüzde yüz kar ediyorlar. | TED | وعندما تباع منتجاتهم في أنحاء (ديترويت) في الأسواق المحلية، ويحصلون على 100% من الدخل من المبيعات. |
1998 ve 2000 yılları arasında 30 il ve idari bölge, daha güvenli ürünler yapmaları ve ürünlerinin nerede satıldığını daha iyi takip etmeleri gerektiğini söyleyerek silah üreticilerini dava etti. | TED | وفي الفترة ما بين 1998 و 2000 رفعت 30 دولة ومدينة دعوى قضائية ضدّ مصنّعي السلاح مطالبين بأن يجعلوا منتجاتهم أكثر أماناً، و القيام بعمل أفضل بمتابعة منتجاتهم حيثما تُباع. |
Rekabeti bitirir ve diğer ürünlerinin pazar payında indirimi olur. | Open Subtitles | نقتل المنافسة ونحصل على منتجاتهم الأخرى بسعر مخفض لقيمة السوق - فوز |