Kısa bir süre önce bir şirketin CEO'suyla görüşüyordum. | TED | كنت أتحدث إلى شركة منذ وقت ليس ببعيد، للرئيس التنفيذي. |
Kısa bir süre önce, bu kadar imkana sahip bir polis başarsız olsa vurulurdu. | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد، إذا حصل شرطي على فرصة عظيمة كهذه وفشل فيها لكان سيعدم ضرباً بالرصاص |
Hey.Kısa bir süre önce... Ben de seni düşünüyordum. Philadelphia'daki Temple Universitesini bıraktım ... | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد كنت في كنيسة الجامعة في فيلاديلفيا |
Bak, çok uzun zaman önce değil, Ben de senin gibiydi! | Open Subtitles | كما ترى، منذ وقت ليس ببعيد، كنت في الحقيقة مثلك تماماً! |
Endişelerini paylaştığınız çok uzun zaman önce değil. | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد عندما شاركتيهم قلقهم |
bir süre önce seni kendi ellerimle topraktan kazdım. | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد، حفرت أخرجتك من الأرض بيدي |
Sandy'ye bir süre önce bunu bir anlık düşüncesizlikle söyledim ve şöyle dedi, "Sadece üç?" | TED | أخبرت ساندي بذلك منذ وقت ليس بالطويل في لحظة طيش فقال، "ثلاث فقط؟" |
bir süre önce deli gibi yarışırdım. | Open Subtitles | كنت أتسابق كالمجنون منذ وقت ليس بـ بعيد |
Kısa bir süre önce bizi yakaladı. | Open Subtitles | دخلت علينا مرة منذ وقت ليس ببعيد |
Kısa bir süre önce kandırıldık. | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد تم خداعنا |