| Üzgünüm, Wasowsky, ama Randall bu kötü planın kurbanlarıyla konuşmamı yasakladı. | Open Subtitles | أرجوك يا فنجس... آسف، لكن راندل منعني من مصادقة ضحايا مؤامرته |
| Bu yüzden denizcilerin ölmesini sağlamak dışında şarkı söylememi yasakladı. | Open Subtitles | لهذا منعني عن الغناء إلّا لإيقاع البحّارة في حتفهم |
| Caddede bana engel oldu. Şimdi arayı yumuşatmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لقد منعني من البيع في شارع السوق والآن يريد معاملتي بلطف |
| Zaten beni durdurdu. Benim bilmediğim şeyleri biliyor. | Open Subtitles | لقد منعني بكل الأحوال إنهيعرفأشياءلاأعرفهاأنا. |
| Savaş için hazırlıklı geldim ama eski bir yara ateş etmemi engelledi. | Open Subtitles | جئت جاهزاً للمعركة و منعني جرح قديم من الهجوم |
| Bir kasetimi götürebilirdim. Komiser bana izin vermedi. | Open Subtitles | لكنتُ جلبتُ معي صندوق أغاني حضرة القائد منعني. |
| Dün, istediğim kıyafeti almama izin vermeyen kimdi? | Open Subtitles | من الذي منعني من شراء الفستان الذي أعجبني أمس ؟ |
| Size açık yüreklilikle cevap verebilirim ki beni engelleyen şey, Kraliçe'ye karşı olan büyük aşkımın bu günaha tahammül etmemi kolaylaştırmasıdır. | Open Subtitles | فسوف أجيب بكل صدق أن السبب هو الحب الكبير الذي أكنه لجلالتها هو ما منعني من فعل ذلك |
| Yani biriminiz ben oyunculara "Rezilsiniz" diye bağırdığım için maçlara girmemi yasakladı, öyle mi? | Open Subtitles | حسنٌ، قسمكم منعني من حضور المباريات "فقط لأني قلت لأحد اللاعبين "أنت سيئ |
| (Gülüşmeler) Benim takımım sağ elimi kullanmamı yasakladı. | TED | (ضحك) منعني فريقي من استعمال يدي اليمنى. |
| Başkasına göstermemi yasakladı. | Open Subtitles | لقد منعني من عرضه |
| Bay Kent onunla konuşmamı yasakladı. | Open Subtitles | منعني السيد كينت من محادثته |
| Çünkü arkadaşın Sanford Harris kendi kaçırılma olayımı araştırmamı yasakladı. | Open Subtitles | لأن صديقك (سانفورد هاريس)، منعني من التحقيق بعملية اختطافي. |
| Tevazu, sizinle hemfikir olmama engel olsa da, öyleyim bayım. | Open Subtitles | التواضع منعني من الموافقة على ماقلت, سيدي. ولكن نعم. |
| Onu öldürmeme kanunlar engel oldu. | Open Subtitles | إحترامي للقانون هو فقط الذي منعني من قتله |
| Eğer kalan bir şey varsa onları yok etmeme engel olan tek şey Aria'ya yardımcı olabilme olasılığı. | Open Subtitles | إن كان هناك شئ الشئ الوحيد الذي منعني من حرقه |
| Adam kapıyı açtı, çok sessiz birine benziyordu, tam parayı sayacakken, beni durdurdu, o ara üstte bir yirmilik gördüm, fakat gerisi hep fotokopiydi. | Open Subtitles | هذا الشخص فتح الباب وكان هادئاً جداً وكنت على وشك عد النقود ولكنه منعني رأيت أن الورقة الأولى كانت من فئة العشرين |
| 'Son anda biri beni durdurdu.' | Open Subtitles | لكن شخص ما منعني في اللحظة الأخيرة |
| Annem öldüğünden beri evden ayrılmamı engelledi. | Open Subtitles | لقد منعني من المغادرة منذ أن توفيت والدتها |
| Ulaşmaya çalıştığım bazı gizli hükümet bilgileri vardı ama biri onlara ulaşmamam için tüm çabalarımı engelledi. | Open Subtitles | هذه معلومات حكومية ، لقد حاولت الدخول اليها ، لكن شخصا ما منعني من ذلك |
| Tepeme dikildi ve gitmeme izin vermedi. | Open Subtitles | .. لقد منعني ولم يتركني أرحل .. |
| - Hayır, Ben, ben... Ben sana gönderirdim ama şerif izin vermedi. | Open Subtitles | كنت سأرسلها لكِ للتو و لكن الشريف منعني |
| Birinin gitmesine izin vermeyen kimdi peki? | Open Subtitles | من الذي منعني من الرحيـل وجعلني ألعب معه؟ |
| Her şeyi mahvetmemi engelleyen tek şey. | Open Subtitles | كان فرصتنا الوحيدة بالفوز والشيء الوحيد الذي منعني من إفساد كل هذا |
| Nemli kucağı akıntıya kapılmamı engellemişti. | Open Subtitles | إلا أن عناقها قد منعني من الانجراف بعيداً |