"منفعة" - Traduction Arabe en Turc

    • faydası
        
    • fayda
        
    • yararına
        
    • yarar
        
    • avantajı
        
    CA: Ayrıca inanılmaz bir yan faydası da var ki bu bir pazar oluşturmanın temel bir faydası bile olabilir. TED مطلقًا. ك.أ: وسيرافق هذا منفعة كبيرة، التي ربما هي المنفعة الرئيسية، لخلق الأسواق.
    İntihar etmenin kimseye bir faydası dokunmaz. Open Subtitles البقاء هنا بمثابة إنتحار لن يجدي أية منفعة
    Sizden şüpheleniliyor ve sessizliğinizin faydası olmaz. Open Subtitles فقدت منفعة شكّ في هنا، سيد، وصمتك سوف لن يكفي.
    bu canlılarla karşılıklı fayda sağlayan sistemler bulabiliriz. TED أننا يمكن أن نجد نظام منفعة متبادل بين هذه المخلوقات.
    Sık sık hatalarımızın yalnızca bize ait olduğu söylenir ama zafer paylaşılan bir fayda. TED قيل لنا كثيرًا أن أخطاءنا هي أخطاؤنا وحدنا. لكن النصر هو منفعة مشتركة.
    "Kuğu Gölü" yararına bir şeyler var, tamam mı? Open Subtitles تي الآن عندي الليلة منفعة "بحيرة البجع" حسنا؟
    CA: Fakat sen kendin uzun vadede ticari bir yarar sağlıyorsun. TED ك أ: لكنك أنت نفسك تحصل على منفعة مادية على المدى الطويل من الطاقة الشمسية،
    Şeytan'ın oğlu olmanın bir avantajı yok mu? Open Subtitles لا توجد منفعة أن تكون ابن الشيطان على الإطلاق؟
    İnsanlığa büyük bir faydası olabilir, tıpkı senin gibi. Open Subtitles يمكن أن تكون ذا منفعة للإنسانية، مثلك تماماً.
    Muhtemelen işi bırakmanın ona bir faydası olmayacağını farketmiştir. Open Subtitles ربما أدركَ بأنّ الاستقالة لن تجلب له أي منفعة
    Fakat bu erozyonun hiç beklenmedik bir faydası olmuş. Open Subtitles لكن هذا التآكل المدهش له منفعة غير متوقّعة.
    Burada öylesine oturup, parçaları toplamayı beklemenin herhangi birine faydası olacağından emin değilim. Open Subtitles توقع أننى لست متأكداً إذا كان هذا من منفعة أي شخص إذا جلسنا معاً لمحاولة لَمَ الشتات
    Bunun sevimsiz bir durum olduğunu biliyorum ama her zaman bu kadar öfkeli ve pervasız olmanın, sana hiçbir faydası olmayacak. Open Subtitles أعرف بأنه وضعٌ بغيض ولكن كونك عصبياً جداً ومتهور طوال الوقت لن يقدم لك أي منفعة
    Sivil nüfus askeri gereklilikler ile tarihi korkularin arasinda kalmisti ve hiç bir kuskudan fayda elde edemiyordu. Open Subtitles أما هؤلاء المدنيين الذين حوصروا.. بين المخاوف التاريخية والضرورات العسكرية الحالية فلن يخرجوا بأي منفعة من ذلك بدون شك.
    Ona iltica hakkı vermek Wei Krallığına fayda sağlamaz. Open Subtitles إعْطائه مأوى لَنْ يَعطي أي منفعة إلى مملكة وي
    - Hayır, hayır. Adli ekonomi yararına, açıklayıcı hüküm için duruşmayı dinleyeceğim. Open Subtitles - لا لا، ليس بحاجة ذلك، في منفعة الإقتصاد القضائي، سأسمع حركة الحكم التّفسيري
    Tanrı aşkına, Pasadena Çocuk Hastanesi'nin yararına. Open Subtitles انه منفعة لمستشفى "باسادينا" للأطفال
    İki tarafında yararına sanırım. Open Subtitles منفعة متبادلة على ما أعتقد.
    Ve eğer birine yarar sağlayacaksam, bir anlam ifade etmesi gerekir. Open Subtitles و إذا كنت أرغب في تقديم النفع لأي شخص يجب أن تكون منفعة ذات معنى
    İşe yarar bir şey yok, ama görünüşe göre olay içeriden bilgisi olan biri tarafından düzenlenmiş. Open Subtitles لا شيء ذا منفعة لكن يبدو أنه قد إرتَكَب ذلك شخص على دراية بالمكان
    Oh, bir yükseklik avantajı olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles . أوه أعتقد أن لديهم منفعة الطول
    İyi bir kaçakçı, her avantajı kullanır. Open Subtitles المهرب الجيد يستخدم كل منفعة ممكنة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus