bunlardan sadece bu kadardı ama8 buçukdakikasonra, "Turta" hazır olur. | Open Subtitles | هذا مالدينا منها في خلال ثمان دقائق ونصف سنقدم الفطائر |
Koca, parlak binanda bunlardan 50.000 tane kadar olacak, parlak çocuk. | Open Subtitles | لأنه سيكون هناك 50000 منها في بنائك المميز .. أيها المميز |
Piyasada bunlardan bulabilirsiniz ve burada bazılarını görüyorsunuz. | TED | وهناك العديد منها في السوق ، وترون هنا البعض منها. |
Proje sonunda 60'a yakın kütüphane olacaktı, biz de bir günde belki bunlardan beş altısını görebilecektik. | TED | وبالنهاية كان هناك 60 مكتبة، وعلى الأرجح ذهبنا إلى 6 منها في يوم واحد. |
bunlardan bir çoğunu size bu tabloda gösteremeyeceğim. | TED | و الكثير منها في الحقيقة لا أستطيع عرضها أمامكم في هذا المخطط البياني. |
Üzerine doğrultulanlar otomatik silahlar. Senin zamanında bunlardan yoktu. | Open Subtitles | تلك أسلحةَ آلية لم يكن لديكم منها في عصرك |
Başkentte bunlardan bir sürü var. | Open Subtitles | أعلم أنها ليست من رشاش آيه كيه 47 يوجد الكثير منها في واشنطن |
Yani,bunlardan birkaç tane getirmedim, çünkü çürüyebilirlerdi, bilemiyorum, ama onları kolaylıkla temin edebilirim.... | Open Subtitles | أعني, أنا لم أحضر منها في الحقيقة لأنني لم أكن متأكدة أنها لن تخرب ولكن يمكن بسهولة بسهولة الحصول عليهم |
Adada bunlardan görmek pek mümkün değil. Kaç model bu, '57 mi? | Open Subtitles | مرحباً، لم أرَ الكثير منها في الجزيرة أهي موديل 57؟ |
Vatikan'ınız de bunlardan çok var. | Open Subtitles | هناك الكثير منها في الفاتيكان الذي لديك. انت ؟ |
Önceki evimizin her tarafında bunlardan vardı. | Open Subtitles | منزلنا الأخير كان به العديد منها في كل مكان |
Birçok evren mevcuttur ve biz bunlardan birinde yaşarız tek bir hatta, uzay-zaman içindeki bir noktada. | Open Subtitles | هناك أكوان متعددة ونحن نعيش في واحد منها في مسار واحد. عند نقطة واحدة في فضاء الزمن |
Fakat bunlardan bir kaçı aynı anda meydana geliyorsa bu radikal bir değişimin açık bir işaretidir. | Open Subtitles | لكن حدوث العديد منها في لحظة واحدة مؤشر واضح على حدوث تغيير جذري |
- Evet, enayinin biri büyük çim alanındaki kemik kafeslerinin altına bunlardan 100 tane falan gömmüş. | Open Subtitles | نعم .. أحد الأغبياء دفن حوالي المئات منها في تلك الحديقة الكبيرة تحت أقفاص عظمية |
Burada bunlardan birkaç tane var gibi. | Open Subtitles | يبدو أن لدينا أثنان منها في هذا المربع السكني |
Ama bodrum katına bunlardan elli tanesini enerji depolamak için bodruma koymayacağımızı bildiğimiz için Dallas'taki Teksas Üniversitesi'ndeki bir gruba gidip bu taslak şemayı verdik. | TED | مع العلم أننا لن نضع خمسين منها في قبونا لتخزين الطاقة، توجهنا إلى مجموعة في جامعة تكساس في دالاس، وأعطيناهم هذا الرسم البياني. |
(Gülüşmeler) Bu binalardan birkaç tane gördükten sonra -- şehirde çok var bunlardan -- üç çok büyük özellikleri olduklarını fark ettik. | TED | (ضحك) وبعد رؤية عدد قليل من هذه المباني- وهناك العديد منها في هذه المدينة- لقد أدركنا أن لديهم ثلاث نقاط كبيرة جداً. |
Pek çok kişinin garajında bunlardan bir tane bulundurduğu, atlayıp arkadaşlarına gittiği gelecekten çok mu uzağız? | TED | هل نحن بعيدون كثيرًا عن وقت عندما يكون لدى الكثير من الناس واحدة منها في المرآب الخاص بهم ومن نوع واحد، يذهبون مباشرةً إلى منازل أصدقائهم؟ |
İngiliz Müzesi'nde bunlardan çok var. | TED | وهناك العديد منها في المتحف البريطاني. |
Ben her gece bunlardan 4 paket götürüyorum. | Open Subtitles | أجهز على أربع عبوات منها في الليلة. |