Her şeye rağmen sarsıcı olaylar yaşayıp acı çekebilir hayatları için rehabilitasyona girebilirler. | Open Subtitles | يمكن ان يعانون كم هائل من الألم في المصحة يقاتلون من أجل حياتهم |
Ve tanıdığım insanlar var, birlikte büyüdüğüm insanlar hayatları için savaşıp, inançları uğruna ölen insanlar. | Open Subtitles | وأعرف أن هناك ناس كبرت بـ للكفاح من أجل حياتهم والموت من أجل ما يؤمنون بهم |
Artık Almanya için değil, kendi hayatları için savaşıyorlardı. | Open Subtitles | هم كانوا يكافحون الآن من أجل حياتهم ، ليس من أجل ألمانيا |
Yöntem aynı. Ellerini sanki hayatları için yalvarmalarını istermiş gibi bantlamış. | Open Subtitles | إنها مشابهة لطريقة الجاني الذي يقيد أيدي ضحايه معاً كما أنه يريدهم أن يُصلوا من أجل حياتهم |
Neden insanlar hayatları için mücadele etmiyorlar? | Open Subtitles | لماذا لا يقاتل الناس من أجل حياتهم |
hayatları için savaşarak. | Open Subtitles | بالقتال من أجل حياتهم |
hayatları için savaşarak | Open Subtitles | بالقتال من أجل حياتهم |
hayatları için savaşarak. | Open Subtitles | بالقتال من أجل حياتهم |
hayatları için savaşarak. | Open Subtitles | بالقتال من أجل حياتهم |
Ve hayatları için dövüştürülmüşler. | Open Subtitles | حيث عليهم القتال من ...أجل حياتهم |
hayatları için mücadele ederken bana güveniyorlar. | Open Subtitles | الذين يقاتلون من أجل حياتهم |
İki kişi hayatları için dövüşecek. | Open Subtitles | رجلين يتقاتلون من أجل حياتهم |
Assad'ın teğmeni Curtis'in adamlarını hayatları için yalvarmaları için zorlamış ve bizzat ikisinin de kafasına sıkmış. | Open Subtitles | ملازم (أسد) اجبر الرجال... من دورية (كيرتس)... على التوسل من أجل حياتهم |
hayatları için. | Open Subtitles | من أجل حياتهم |