"من الأدلة" - Traduction Arabe en Turc

    • bir kanıt
        
    • kanıtlar
        
    • delil
        
    • kanıtları
        
    • Kanıtlardan
        
    • kanıt var
        
    • kadar kanıt
        
    • kanıta
        
    • kanıtlara
        
    Dolaylı delillere rağmen, Tesla'nın fikirlerinin ya da planlarının Stratejik Savunma Girişimi'nde kullanıldığına doğrudan işaret eden bir kanıt yoktu. Open Subtitles على الرغم من الأدلة الظرفية لا يوجد دليل مباشر على أن أفكار أو خطط تيسلا استخدمت في مبادرة الدفاع الاستراتيجي
    Bizim korkumuzda bir kanıt ve biz korkumuzdan kurtulmak zorundayız. Open Subtitles خوفنا هو آخر قطعة واحدة من الأدلة على ما حدث.
    Bu teoriyi destekleyecek başka kanıtlar da var. TED وهناك المزيد من الأدلة التي تدعم هذه النظرية أيضا.
    İnanıyorum ki müvekkilerimin tümüyle suçsuzluklarını ispatlayacak yeterince delil sunduk. Open Subtitles أعتقد أننى قدمت ما يكفى من الأدلة لتبرأة موكلى تماماً.
    Biz, kanıtları işleme tutarız. İşlenecek daha fazla kanıt yok elimizde. Open Subtitles لقد عملنا على الأدلة ليس هناك المزيد من الأدلة لنعمل عليها
    Kanıtlardan anladığım kadarıyla insan, zeka ve aptallığı ayırt edemeyen, duygularıyla beynini yöneten, etrafındaki her şeyle savaşan bir yaratık-- kendisiyle bile. Open Subtitles من الأدلة ، تبين لي أنا حصافته توازي حماقته أحاسيسه يجب أن تحكم بعقله لا بد و أنه كان مخلوقا مولعا بالحرب ، فخاض معارك
    Büyük ihtimalle başka cinayetler de var. Elimizde yeterince kanıt var. Open Subtitles . وعلى الأرجح جريمة قتلٍ أخرى لدينا العديد من الأدلة والتأكيدات
    Eğer elimizde bir beden yoksa, bulabildiğimiz kadar kanıt toplamalıyız. Open Subtitles بدون جثة، يجدر بنا العثور على أكبر عدد من الأدلة
    Fakat hikayesini destekleyecek hiç bir yara izi veya fiziksel bir kanıt yoktu. TED ولكن كانت هناك لا ندوب المادية أو أي نوع من الأدلة المادية التي يمكن أن تدعم قصتها.
    Cinayet masası, cinayet mahallinde anahtar bir kanıt bulmuş. Open Subtitles المحققون وجدوا مفتاح قطعة من الأدلة في مسرح الجريمة.
    Bu onların daha adli bir kanıt edinecekleri anlamına geliyor. Open Subtitles يعني أنهم سيجدون المزيد من الأدلة الجنائية
    Derinliğine ve genişliğine bakarsak adam 44 numara giyiyor derim, ağaç evinde çok daha sapıkça bir kanıt var. Open Subtitles هناك أثار حذاء في حوض الأزهار من العمق والعرض، قد يكون الرجل بحجم عشره المزيد من الأدلة عن المتربص في منزل الشجرة
    Tamam,burada kalıp gelmiş geçmiş en iyileri sıralayabiliriz ama hala polise elle tutulur bir kanıt vermemiz gerek. Open Subtitles يمكننا أن نجلس هنا و نكتب قائمة من الأدلة ضد أي لكن يجب أن نجد دليل قاطع لنعطيه إلي الشرطة
    Evrimsel akrabalarımızda da buna dair kanıtlar bulunabilir. TED يمكن العثور على مزيد من الأدلة في الأصناف المشابهة للبشر.
    O zamandan bu yana kadınlar ve erkeklerin ne kadar farklı olduklarını gösteren çok kuvvetli kanıtlar ortaya çıktı. TED منذ ذلك الوقت، خرج للضوء كم هائل من الأدلة التي بينت لنا مدى اختلاف الرجال عن النساء في كل شيء.
    Ve sinirsel etkinliğin düşüncelerimizi, duygularımızı ve algılarımızı, zihinsel deneyimimizi kodladığına dair pek çok delil var. TED و هناك الكثير من الأدلة أن النشاط العصبي هو الذي يخطط أفكارنا، مشاعرنا و إدراكنا تجاربنا العقلية.
    Ve yine pek çok delil sinirsel etkinliğin bağlantıları değiştirebildiğine işaret ediyor. TED و هناك الكثير من الأدلة أن النشاط العصبي يستطيع أن يحفز حدوث تغيرات لوصلاتك العصبية.
    Polisin elindeki kanıtları ıspatlası için son bir delili var. Open Subtitles الشرطة لديها واحد آخر قطعة من الأدلة لإثبات ما حدث.
    Cevap için 3 2 1 Başlarken, 8. ve 9. bilgiler için kanıtları sıralıyoruz. TED أجب في 3: 2 1 لتبدأ عليك بإكمال المعلومات من الأدلة 8 و 9.
    Gurur kötü Kanıtlardan aptal tanıklardan ve idama meyilli bir yargıçtan daha fazla dava kaybettirir. Open Subtitles الكبرياء خسرت قضايا أكثر من الأدلة الباطلة و الشهود المغفلون و القضاء الظالم ، جميعاً
    Bebeğim, şu iddianame söz konusuyken senaryo olayını bir süreliğine bir yana bırakıp Kanıtlardan kurtulsan? Open Subtitles عزيزي مع هذه الأتهامات ألا تترك السيناريو قليلاً و تتخلص من الأدلة ؟
    Biliyoruz ki, sözsüz dilimiz, başkalarının hakkımızda neler düşünüp neler hissettiğini yönetiyor. Birçok kanıt var. TED فإذا نحن نعلم أن تعبيراتنا غير اللفظية تسيطر على الطريقة التي يشعر ويفكر فيها الناس اتجاهنا. وهناك الكثير من الأدلة.
    - Tıpkı bende bulduğunuz kadar kanıt buldunuz yani. Open Subtitles لقد وجدتم ما يكفي من الأدلة عليه كالتي وجدتموها عليّ
    Tıbbi marihuananın faydaları hakkında çok daha fazla kanıta ihtiyacımız var. TED نحتاجُ إلى المزيد من الأدلة حول فوائد الماريجوانا الطبية.
    Senin için didinip, topladığım kanıtlara göz atmamda bir sakınca yoktur, değil mi? Open Subtitles لستم تمانعون في تحققي من الأدلة التي جمعتها وعملت عليها من أجلكم، صحيح؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus