Dolaylı delillere rağmen, Tesla'nın fikirlerinin ya da planlarının Stratejik Savunma Girişimi'nde kullanıldığına doğrudan işaret eden bir kanıt yoktu. | Open Subtitles | على الرغم من الأدلة الظرفية لا يوجد دليل مباشر على أن أفكار أو خطط تيسلا استخدمت في مبادرة الدفاع الاستراتيجي |
Bizim korkumuzda bir kanıt ve biz korkumuzdan kurtulmak zorundayız. | Open Subtitles | خوفنا هو آخر قطعة واحدة من الأدلة على ما حدث. |
Bu teoriyi destekleyecek başka kanıtlar da var. | TED | وهناك المزيد من الأدلة التي تدعم هذه النظرية أيضا. |
İnanıyorum ki müvekkilerimin tümüyle suçsuzluklarını ispatlayacak yeterince delil sunduk. | Open Subtitles | أعتقد أننى قدمت ما يكفى من الأدلة لتبرأة موكلى تماماً. |
Biz, kanıtları işleme tutarız. İşlenecek daha fazla kanıt yok elimizde. | Open Subtitles | لقد عملنا على الأدلة ليس هناك المزيد من الأدلة لنعمل عليها |
Kanıtlardan anladığım kadarıyla insan, zeka ve aptallığı ayırt edemeyen, duygularıyla beynini yöneten, etrafındaki her şeyle savaşan bir yaratık-- kendisiyle bile. | Open Subtitles | من الأدلة ، تبين لي أنا حصافته توازي حماقته أحاسيسه يجب أن تحكم بعقله لا بد و أنه كان مخلوقا مولعا بالحرب ، فخاض معارك |
Büyük ihtimalle başka cinayetler de var. Elimizde yeterince kanıt var. | Open Subtitles | . وعلى الأرجح جريمة قتلٍ أخرى لدينا العديد من الأدلة والتأكيدات |
Eğer elimizde bir beden yoksa, bulabildiğimiz kadar kanıt toplamalıyız. | Open Subtitles | بدون جثة، يجدر بنا العثور على أكبر عدد من الأدلة |
Fakat hikayesini destekleyecek hiç bir yara izi veya fiziksel bir kanıt yoktu. | TED | ولكن كانت هناك لا ندوب المادية أو أي نوع من الأدلة المادية التي يمكن أن تدعم قصتها. |
Cinayet masası, cinayet mahallinde anahtar bir kanıt bulmuş. | Open Subtitles | المحققون وجدوا مفتاح قطعة من الأدلة في مسرح الجريمة. |
Bu onların daha adli bir kanıt edinecekleri anlamına geliyor. | Open Subtitles | يعني أنهم سيجدون المزيد من الأدلة الجنائية |
Derinliğine ve genişliğine bakarsak adam 44 numara giyiyor derim, ağaç evinde çok daha sapıkça bir kanıt var. | Open Subtitles | هناك أثار حذاء في حوض الأزهار من العمق والعرض، قد يكون الرجل بحجم عشره المزيد من الأدلة عن المتربص في منزل الشجرة |
Tamam,burada kalıp gelmiş geçmiş en iyileri sıralayabiliriz ama hala polise elle tutulur bir kanıt vermemiz gerek. | Open Subtitles | يمكننا أن نجلس هنا و نكتب قائمة من الأدلة ضد أي لكن يجب أن نجد دليل قاطع لنعطيه إلي الشرطة |
Evrimsel akrabalarımızda da buna dair kanıtlar bulunabilir. | TED | يمكن العثور على مزيد من الأدلة في الأصناف المشابهة للبشر. |
O zamandan bu yana kadınlar ve erkeklerin ne kadar farklı olduklarını gösteren çok kuvvetli kanıtlar ortaya çıktı. | TED | منذ ذلك الوقت، خرج للضوء كم هائل من الأدلة التي بينت لنا مدى اختلاف الرجال عن النساء في كل شيء. |
Ve sinirsel etkinliğin düşüncelerimizi, duygularımızı ve algılarımızı, zihinsel deneyimimizi kodladığına dair pek çok delil var. | TED | و هناك الكثير من الأدلة أن النشاط العصبي هو الذي يخطط أفكارنا، مشاعرنا و إدراكنا تجاربنا العقلية. |
Ve yine pek çok delil sinirsel etkinliğin bağlantıları değiştirebildiğine işaret ediyor. | TED | و هناك الكثير من الأدلة أن النشاط العصبي يستطيع أن يحفز حدوث تغيرات لوصلاتك العصبية. |
Polisin elindeki kanıtları ıspatlası için son bir delili var. | Open Subtitles | الشرطة لديها واحد آخر قطعة من الأدلة لإثبات ما حدث. |
Cevap için 3 2 1 Başlarken, 8. ve 9. bilgiler için kanıtları sıralıyoruz. | TED | أجب في 3: 2 1 لتبدأ عليك بإكمال المعلومات من الأدلة 8 و 9. |
Gurur kötü Kanıtlardan aptal tanıklardan ve idama meyilli bir yargıçtan daha fazla dava kaybettirir. | Open Subtitles | الكبرياء خسرت قضايا أكثر من الأدلة الباطلة و الشهود المغفلون و القضاء الظالم ، جميعاً |
Bebeğim, şu iddianame söz konusuyken senaryo olayını bir süreliğine bir yana bırakıp Kanıtlardan kurtulsan? | Open Subtitles | عزيزي مع هذه الأتهامات ألا تترك السيناريو قليلاً و تتخلص من الأدلة ؟ |
Biliyoruz ki, sözsüz dilimiz, başkalarının hakkımızda neler düşünüp neler hissettiğini yönetiyor. Birçok kanıt var. | TED | فإذا نحن نعلم أن تعبيراتنا غير اللفظية تسيطر على الطريقة التي يشعر ويفكر فيها الناس اتجاهنا. وهناك الكثير من الأدلة. |
- Tıpkı bende bulduğunuz kadar kanıt buldunuz yani. | Open Subtitles | لقد وجدتم ما يكفي من الأدلة عليه كالتي وجدتموها عليّ |
Tıbbi marihuananın faydaları hakkında çok daha fazla kanıta ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى المزيد من الأدلة حول فوائد الماريجوانا الطبية. |
Senin için didinip, topladığım kanıtlara göz atmamda bir sakınca yoktur, değil mi? | Open Subtitles | لستم تمانعون في تحققي من الأدلة التي جمعتها وعملت عليها من أجلكم، صحيح؟ |