Bu Rodin'in büstü. Bu içi yaratıcılık dolu inanılmaz stüdyoyu anlayabiliyorsunuz. | TED | هذا هوالتمثال النصفي لبوست. يمكنكم أن تشعروا بهذا القدر الهائل من الإبداع. |
İnanılmaz büyük miktarda bilimsel yaratıcılık gerekecek. | TED | بل يحتاج الأمر كمية كبيرة من الإبداع العلمي. |
Neredeyse her yaratıcılık ve mantık becerisi, beynin bir bütün olarak çalışmasının izlerini taşımaktadır. | TED | وتقريباً كل عمل فذّ من الإبداع والمنطق يدلُّ أن كامل الدماغ يعمل ككُل. |
24 ila 72 saat boyunca kesintisiz yaratıcı odaklanma, enerji ve kendinize güven. | Open Subtitles | يوم إلى ثلاثة من الإبداع الغير منقطع والمركز، نشيط، والثقة. |
Kendi uygulamamda, hastalarımın kendi semptomlarını yönetmek için ilaçlarını ihtiyatlı bir şekilde kullanmalarını desteklemek konusunda çok daha yaratıcı ve esnek bir tavır takındım. | TED | في ممارستي الخاصة للطب حصلتُ على المزيد من الإبداع والمرونة في دعم مرضاي بشأن استخدام العقاقير بأمان لتدبر والتعايش مع أعراض مرضهم، والتأكيد على الأمان في استخدام العقاقير. |
gerçek şu ki bugün toplum geri kalmıştır yaratıcılık,birleşme ve ilerleme yerine sürekli savunma ve güvenlikten bahseden politikacılarla geri kalmıştır bugün sadece ABD savunma için yıllık 500 milyar dolar harcıyor bu Amerika'daki her lise öğrencisini 4 yıllık bir koleje göndermeye yeter. | Open Subtitles | الحقيقة هي ,أن المجتمع اليوم هو رجعي, مع سياسيين يتحدثون باستمرار عن الحماية والأمن بدلا من الإبداع ، الوحدة ,والتقدم. |
Bir yazar olarak ne dahiyane bir yaratıcılık. | Open Subtitles | ما الرائعة والسكتة الدماغية رائعة من الإبداع ككاتب. |
Pekala, dille ilgili bu görüş ve görsel hırsızlık krizinin çözümündeki değeri doğruysa, ona sahip olan herhangi bir tür yaratıcılık ve zenginlik patlaması gösterecektir. | TED | حسناً، لو كانت هذه النظرة للغات وأهميتها في حل أزمة السطو البصري صحيحة، أي جنس سيحصل على لغة سيظهر دفقاً من الإبداع والإزدهار. |
Bence şu an tarih bilgisi eşliğinde bir hayalgücü, bir yaratıcılık dalgasına ihtiyacımız var. Çünkü filozof Santayana'nın da bize hatırlattığı gibi, en nihayetinde, geçmişi unutanlar, onu yeniden yaşamaya mahkumdurlar. | TED | وأظن أننا الآن بحاجة إلى دفعة من الإبداع والتخيّل، ملمّة بالتاريخ، من أجل، كما يذكّر الفيلسوف سانتايانا، في النهاية، أولئك الذين يرفضون دراسة التاريخ محكوم عليهم بإعادته. |
JS: Bu birlikte daha önce baktığımız videolardan önemli farklılıklar gösteriyor çünkü burada, remiks sadece bir bireyin tek başına bodrum katında yaptıkları değil; sosyal yaratıcılık haline dönüşmüştür. | TED | إذن هذا الاختلاف الأهم من أشرطة الفيديو التي شاهدناها سابقاً لأنه هنا، المزج ليست مجرد شيء عن وجود فرد يقوم بشيء لوحده في قبو منزله، يصبح العمل من الإبداع الاجتماعي. |
yaratıcılık ve kavrayış dolu. | Open Subtitles | رأيت الكثير من الإبداع والبصيرة بها |
Hediyenizi sararken o kadar yaratıcılık kullandım ki açarken keyif almanızı istiyorum. | Open Subtitles | الكثير من الإبداع سيأتي عن طريقه هذه الحزمه ...وأريدكم بأن تستمعتوا |
Bunu söyledikten sonra, bence ikiniz de büyük ilgi ve yaratıcılık gösterdiniz. | Open Subtitles | بخلاف ذلك، اعتقد بإنكما ياصغاري... أظهرتم الكثير من الإبداع... و الإبتكار في عرضكم. |
Doğanın bu temel gücünü anlama adına yapılan araştırmalar,... yaratıcılık, keşif ve buluşların... altın çağını doğurdu. | Open Subtitles | السعي إلى فهم هذه القوة الأساسية للطبيعة... قد أطلقت العنان لعصر ذهبي من الإبداع والتنقيب والاكتشاف. |
Bu özel yaratıcılık benim fikrimdi. | Open Subtitles | تلك القطعة من الإبداع كانت فكرتي |
Neyse ki ben kendimi biraz daha yaratıcı hissediyorum. | Open Subtitles | بالرغم من هذا إنني أحسن ببعضاً من... الإبداع |
- yaratıcı hediyeler mi vermemizi istiyorsun? | Open Subtitles | تريد أن نتبادل هدايا من الإبداع الخاص؟ |
Biraz yaratıcı olmam gerekti. | Open Subtitles | اضطررت للقيام بشيء من الإبداع |