Etrafımızda görünmez bir güzellik var. Her polen çekirdeği bir hikaye ile büyüyor. | TED | هناك الكثير من الجمال الغير مرئي حولنا وكل حبة لقاح لديها قصة ترويها |
- Yani, bir tür hüzünlü güzellik. - Hüzünlü olduğu doğru. | Open Subtitles | أتعلم أنها نوع من الجمال الحزين ـ نوع من الندم نعم |
Karanlık bir yere bir parça da olsa güzellik getirmeyi. | Open Subtitles | شيء جيد وقطعة من الجمال في منتصف مكان حالك الظُلمة |
Hiç bir zaman, çok zengin ya da Çok güzel olacağınızı bilemezsiniz. - Değil mi, şekerim? | Open Subtitles | حسنا، كما تعلمي لا يمكنك أن تكتفي من الغنى أو تكتفي من الجمال |
Biz güzelliği bulmanın peşindeyiz, sade estetik değil. doğrusu da bu zaten. | TED | نحن مهتمون في إيجاد نوع من الجمال, يكون أكثر من مجرد جمالية أن يكون الحقيقة بحق. |
Her kıvrımı, her hattı, her girintiyi görebiliyordu, ...ve kendisini eşsiz yapan güzelliğin parçaları olduğu için bunları seviyordu. | Open Subtitles | سيرى كل منحنى كل خط ، كل فجوة ويعشقهم لأنهم كانوا جزءً من الجمال الذى جعلها فريدة من نوعها |
Bütün aileniz güzelliklerden önemli bir pay almış. | Open Subtitles | عائلتك تملك كمية لا يستهان بها من الجمال |
Doğayı araç olarak kullanarak güzellik ve verimlilik içeren keşfedilmesi gereken bir dünya vardır. | TED | ان هناك عالماً من الجمال والفعالية يتوجب علينا ان نستكشفه باستخدام الطبيعة كأداة تطوير وتحديث |
Ve düşünüyorum da bu aslında bir çeşit sınırsız güzellik yaratacak. | TED | وأعتقد أن هذا في الحقيقة سينشيء نوعًا من الجمال اللامحدود |
Görüyorum ki hem güzellik, hem de biyoloji bizim yanımızda. | Open Subtitles | حسناً ، إننى أرى أن لدينا كلا من الجمال و الأحياء فى جانبنا |
Kariyerine on yıl boyunca devam edebilirsin on yıl boyunca mükemmel, değişmemiş bir güzellik. | Open Subtitles | قد تواصلي وظيفتك لعشرة سنوات عشرة سنوات مثالية من الجمال الذي لا يتغير |
Kadınlar, medeniyetin ibadetine güzellik sunağında kurban gidiyorlar. | Open Subtitles | النساء تقع ضحايا لتبجيل مجتمعنا لمعايير معينة من الجمال |
güzellik ve yetenek gecesine hoş geldiniz. | Open Subtitles | ومرحباً بكم في ليل من الجمال والموهبه والإتزان |
Çok güzel, zeki, seksi ve neden bahsettiğimi bilmiyorsun. | Open Subtitles | كالكثير من الجمال والذكاء والأثارة و .. ليس لديكِ فكرة عما أتحدث |
- Çok güzel. - Cadillac El Dorado V-81975 model. | Open Subtitles | شئ من الجمال كاديلاك 1975 الخامس |
Dönüştürülmek Çok güzel bir şey Zack. | Open Subtitles | كونك متحولاً لهو ضربٌ من الجمال يا "زاك" |
Sevdiğiniz kadını ya da bacaklarınızı kaybederseniz, içinizdeki güzelliği birden fark edersiniz. | Open Subtitles | إن فقدت المرأة التي تحب، أو فقدت ساقيك، ستجد فجأةً نوعاً من الجمال بداخلك. |
Böyle bir güzelliği insan sadece bir kez bulabilir, anlıyor musun? | Open Subtitles | وذلك النوع من الجمال الذي يراه الرجل فقط مرّة، فهمت؟ مرة واحدة |
Eğer herhangi bir güzelliğin yoksa, en azından stilin olması gerektiğini söyler. | Open Subtitles | انها تقول : ان لم تكوني على قدر كبير من الجمال فلابد من أن تكون لكِ طلتك |
Sen güzelliğin en dip noktasını temsil ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تمثّلين النوع الأدنى والأكثر تهوّرًا وانحطاطًا من الجمال. |
Böyle bir oluşum, kara delik olmadan var olamazdı ve nefes kesen böylesine doğal güzelliklerden bazılarını kaçırıyor olurduk. | Open Subtitles | مثل هذا التشكيل لا يمكن تحقيقة بدون الثقوب السوداء ونود أن نفوت بعض من أكثر الامثلة إثارة من الجمال الطبيعي |