Seninki gibi çocuğunu çok seven bir anneye sahip olmak çok güzel. | Open Subtitles | أتعلم, من الجميل أن يحظى المَرء بأمٍ تحبهُ بقدر حب والدتكَ لك |
5 yaşında olmanın ne kadar güzel bir şey olduğuna bak. | Open Subtitles | انظرى كم من الجميل أن يكون عُمر الشخص 5 سنوات |
Yani, düşündüm de.. Frankie'yle biraz daha zaman geçirmek güzel olurdu. | Open Subtitles | لذا من الجميل أن أقضي وقتاً إضافياً مع فرانكي |
Gerçi bir kız için abisinin olması çok iyi olurdu. | Open Subtitles | على الرغم انه من الجميل أن يكون للفتاة أخ أكبر |
Ama yeniden bir araya geleceğimizi bilmek güzeldi. | Open Subtitles | لكن كان من الجميل أن أعلم بأننا سنكون معًا مجددًا |
Carrie'nin doğum günü için biraz yayılabilsek ne güzel olur dedim. | Open Subtitles | اعتقدت فقط، لعيد ميلاد كاري، سيكون من الجميل أن تنتشر قليلا. |
Birlikte yolculuk yapmak güzel. Farklı yerlere geri dönmekten daha kolay. | Open Subtitles | من الجميل أن نستقل السيارة معاً، ذلك أسهل من العودة إلى مكانين مختلفين. |
Affedilmek güzel bir şey. Buna çok fazla ihtiyaç duymam ise kötü. | Open Subtitles | من الجميل أن يسامح المرء لسوء الحظ أنا أحتاج إلي الكثير منه |
Gördün mü Barney, bir kadınla sadece oturup yalnızca sohbet ederek plansızca bir akşamı geçirmek güzel değil mi? | Open Subtitles | أرأيت يا بارني، أليس من الجميل أن تجلس فقط وتحصل على ليلة مع امرأه، بدون برنامج فقط محادثات لطيفة |
Dürüstlük, prensip sahibi olmak çok güzel ama sonuçta, bunlar boş sözcüklerden başka bir şey değil. | Open Subtitles | من الجميل أن تكون مهتماً بالعدالة و الضمير، أو أن تلتزم بالمبادئ و لكن في النهاية ليست النتيجة إلا كلمات فارغة. |
Ve bu gün ve çağda ekolojik uiistimaller hakkında yardım etmek için bir şeyler yapan bir şirket bulmak çok güzel. | Open Subtitles | في هذا اليوم وفي عصر الفساد البيئي هذا من الجميل أن نعثر على شركة تقدم مساعدة |
-Gemide bir çocuğun olması çok güzel. | Open Subtitles | على كل حال .. من الجميل أن نرى طفلا على سطح السفينة |
Sizi görmek ne kadar güzel. | Open Subtitles | من الجميل أن أراكم جميعا عندنا في هذا الجزء من العالم |
Ekibi tekrar bir arada görmek ne kadar güzel. | Open Subtitles | من الجميل أن أرى البوسي مع بعض مرة أخرى. |
Seni oturup dinleyen birisinin olması ne kadar güzel. | Open Subtitles | من الجميل أن تحظى بشخص يجلس فقط و يستمع إليك |
Sorumluluğu paylaşacak birinin olması güzel olurdu. | Open Subtitles | أنه من الجميل أن يوجد شخص تستطيع أن تشاركة المسئولية |
Ama tabii en iyi dostumla arkadaş olmamız güzel olurdu. | Open Subtitles | لكن سيكون من الجميل أن تكون صديقًا لأفضل أصدقائي |
Yorgun ve susamışken, etrafta da boş bir yer yoksa, dost canlısı insanlarla karşılaşmak çok iyi oluyor. | Open Subtitles | بينما ليسَ هناك كرسيًا فارغًا. وأنت ظمآن ومتعب. من الجميل أن يكون هناك أحدًا ودودًا. |
Oh, bu çok güzeldi işe gitmek zorunda değilim. | Open Subtitles | من الجميل أن لا تكون مضطراً إلى الذهاب إلى العمل. |
ne güzel, mahallede bir doktorun olması. | Open Subtitles | ألن يكون من الجميل أن يكون لدينا طبيب في الحيّ؟ |
Ama ticaret komisyonundan saklanmak yerine küçük bir ihlal planlamak iyi olurdu. | Open Subtitles | لكن من الجميل أن نقوم بتخطيط لـ جريمة صغيرة لمرّة بدلاً من الإختباء من لجنة التجارة الإتحادية |
Tüm bu evlilik olayını düşünüyorum da küçük bir şey yapmak güzel olacak. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر حول الزفاف كله و أعتقد أنه سيكون من الجميل أن نفعل شيء صغير |
Kendi kendinizin patronu olmak güzel bir şey olsa gerek. | Open Subtitles | أجل لا بدّ وأنّه من الجميل أن تكون رئيس نفسك |