İki tane sinek, bir kaşık süt, pazarları da bir güvercin yumurtası verirsiniz. | Open Subtitles | مجرد زوجين من الذباب ، ورشفة من الحليب وربما بيضة حمامة يوم الأحد. |
Su mu? Onun yerine sana bir bardak süt getireyim. | Open Subtitles | الماء ليس له طعم سوف أحضر لكى فنجان من الحليب |
Bir bardak ılık süt, kısa bir şekerleme ve tam ön beyin ameliyatı. | Open Subtitles | كأس دافئ من الحليب ، قيلولة قصيرة، وإزالة جزء صغير م الصدغ الأمامي |
Seni odana göndereceğiz. Biraz süt ve kurabiye, her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | سنعود بك الى غرفتك ، مع قليل من الحليب والحلوى ستكون بخير |
Eğer birinin çikolatalı kurabiyeyi bilmesini istiyorsan yanına bir bardak sütü de çizeceksin. | Open Subtitles | لو أردت أن يخمن أحد رقاقة بسكويت الشيكولاتة، ترسم كوب من الحليب بجانبها |
Haydi neşelenin biraz. Kim kocaman bir kase dolusu yağsız süt ister? | Open Subtitles | هيا أيها الكئيبون، من يريد طاسة كبيرة من الحليب المجمد منزوع الدسم؟ |
O zaman daha çok süt koyarım, ama bardak yeterince büyük değildir. | Open Subtitles | أضطر الى اضافة الكثير من الحليب لكن الكأس سرعان ما يمتلىء بسرعه |
Şimdi sevimli asistanım bana normal hilesiz bir sürahide süt verecek. | Open Subtitles | و مساعدي الرائع سوف يعطيني إبريق عادي غير مزيف من الحليب |
Yüzemem, ama benim için süt nehrine bir dalıp çıkmanın sakıncası yok. | Open Subtitles | انا لأستطيع السباحة ولكن لامانع لدي أن اغطس في نهرا من الحليب |
Bana kalsa tüm gün uyuduğunu ve süt banyosu yaptığını söylerdim. | Open Subtitles | كنت أعتقد بانكِ نمتِ كل اليوم وتحمّمتي في حوض من الحليب |
Yani demek istediğim, yarım bardak süt içip... diğer yarısını bana bırakınca... | Open Subtitles | أعني, عندما تشرب نصف كأس من الحليب وتترك المتبقي لي حتى ينتهي |
Ben de gecenin bir yarısı süt içmek için kalktım ve dolaba gittim. | Open Subtitles | لذلك نهضت في منتصف الليل لاحصل على كوب من الحليب وذهبت إلى الثلاجة |
Artık beleş süt yok. Daha istiyorsan, ineği satın al. | Open Subtitles | لا مزيد من الحليب المجانية يجب أن تشتريها، أيها الوغد |
Eğer gece kaldırdığınızda Ölüm mutfakta bekliyor bir bardak süt almak için. | Open Subtitles | الموت ينتظرك في المطبخ عندما تنهض في الليل لأجل كأس من الحليب |
Ninem kocaman bir bardağa süt katar, hepsini bana içirirdi. | Open Subtitles | اعتادت جدتي سكب كأسًا كبيرة من الحليب وتجعلُني أشربها كُلها |
Bir kıçı, bir başı var, yeni hamile bir fareden henüz geldiği için küme küme süt saklıyor. | TED | لها قاع وقمة، هي تقوم بإفراز كتل وكتل من الحليب ، لأنها جاءت من أنثى فأر حامل في مراحل مبكرة، |
Örneğin, sol tarafta, sarı sevimli bir süt damlacığı var, sağ tarafta hiçbir şey yok. | TED | على سبيل المثال، هنا قطرات صفراء جميلة من الحليب في اليسار, وفي اليمين لا يوجد شيء. |
Kenya'daki çiftlik hayvancılığı 463 milyon dolarlık bir hacme sahip ve asgari ücretle geçinen bir çiftçiyle bolluk içinde geçinen bir çiftçi arasındaki fark sadece günde fazladan birkaç litre süt kadar. | TED | إنتاج الألبان في كينيا يقدر بـ 463 مليون دولار، والفرق بين مزارع بسيط ومزارع غني فقط بضع لترات من الحليب يوميا. |
Sana bir bardak daha süt getireyim. - Bay Harvey... - Waldron, otur. | Open Subtitles | ساحضر لك كوبا اخر من الحليب سيد هارفي والدرون، اجلس |
Fazla süt çıkmadı. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير من الحليب أتطعمين البقرة جيداً؟ |
sütü biraz bol olmuş, ama yine de ferahlatıcı olacak. | Open Subtitles | يوجد بالتأكيد الكثير من الحليب ولكن سيكون ذلك منعشاً |
Yeterli sütüm var. Fırtınanın dinmesini bekliyordum. | Open Subtitles | انا احضرت كمية من الحليب انا فقط انتظر توقف العاصفة |