Beni yüklü miktarda mal peşinde olan Batı Yakası'ndan bir alıcı sanıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يعتقدون بأنّني مّشتري من الساحل الغربي، يبحثُ عن صفقةٍ كبيرة |
Teğmen Kali, beş yıl önce tanıştığım Batı Yakası'ndan bir sokak ressamı. | Open Subtitles | لاتيني كيلي هو رسام من الساحل الغربي , قتل في الشوارع قبل خمسة سنين |
Geçen hafta Maya onu ailesinin yaşadığı Batı Sahili'nden aradığında geri çekmiş. | Open Subtitles | و من ثم ألغى البلاغ عندما قال انها اتصلت به من الساحل الشرقي للبلاد حيث تعيش عائلتها |
Size bahsetmekte olduğum bu sistem, batı kıyısı açıkları -- tektonik plakalara bir arada, Juan de Fuca tektonik plakası. | TED | إذاً هذا هو النظام الذي أتحدث عنه من الساحل الغربي – متوافقا مع الصفيحة التكتونية صفيحة خوان دي فوكا التكتونية |
Cumartesi bu kutu ve şapka için bir tweet attım, çünkü onları Batı kıyısından yanımda getirmek istemiyordum ve Newport Beach'ten Chris ile birlikte belirdiler. Chris hepinize merhaba diyor. | TED | يوم السبت قمت بعمل تغريدة لهذا القفص والقبعة، لأنني لا أريد ان اشحنهم من الساحل الشرقي، و قد ظهروا هنا بعناية هذا الرجل، كريس من نيوبورت بيتش، الذي يقول مرحبا. |
Kıyıya daha yakında olmaları gerekirdi. | Open Subtitles | يجب أن يكونوا بالقرب من الساحل |
sahil kıyısında bir yer, buradan otobüs sabahın ilk ışıklarında kalkıyor. | Open Subtitles | إنه بالقرب من الساحل وهُناك حافلة التي تغادر في بداية الصباح. |
Bergen ülkenin batı kıyısındaki fiyortlarda küçük bir kent. | Open Subtitles | وهي بلدة صغيرة في المضايق من الساحل الغربي. |
Güney sahillerinden kuzey sınırına dek bütün ülke alev alev. | Open Subtitles | البلاد مشتعلة , من الساحل الجنوبي الى حدود الشمالية |
Doğu Yakası'ndan yardım gerekiyorsa nasıl alacağımızı biliyoruz ve bunun yolu senden geçmiyor. | Open Subtitles | لو احتجنا مساعدة من الساحل الشرقي فنحن نعرف كيف نحصل عليها وهي ليست من خلالك |
o Doğu Yakası'ndan. | Open Subtitles | من الساحل الشرقي |
Telefonlar geliyor ve sadece Doğu Sahilinden değil... ayrıca Batı Sahili, Güney Eyaletler, Pasifik Kuzeybatı. | Open Subtitles | إن الإتصالات تأتينا ليس فقط من * الساحل الشرقي ولكن من الساحل الغربي والولايات الجنوبية * وشمال غرب المحيط الهادئ |
Doğu Sahili şirketi havası sinmiş üzerine. | Open Subtitles | تبدوا رجل شركات من الساحل الشرقي |
Batı kıyısı'ndan canlı yayındayım. | Open Subtitles | أون فيفو مجلس المديرين نعم \ من الساحل الغربي، وطفل رضيع، |
Batı kıyısı şirketi işte. Çok iyi gitmedi yani. | Open Subtitles | انه شركة من الساحل الشرقي , ليس جدا رائعة |
Kıyı ülkelerinin deniz kıyısından 200 deniz mili yetkisi var. | TED | تتمتع الدول الساحلية بسلطة على أكثر من 200 ميل بحري من الساحل. |
Dedi ki, "Genç adam, batıya git, ...ülkemiz doğu kıyısından, batı kıyısına doğru bir gelişim gösterdi." | Open Subtitles | فقال إذهب إلى الغرب أيها الشاب إلى الغرب هكذا تطورت بلادنا من الساحل الشرقي إلى الساحل الغربي |
Kıyıya daha yakında olmaları gerekirdi. | Open Subtitles | يجب أن يكونوا بالقرب من الساحل |
Olası bir Alman çıkartmasının beklendiği güney ve doğu sahil bölgelerinde çocukların tahliyesine yeniden başlandı. | Open Subtitles | عمليات أخلاء جديده للأطفال بدأت فى كل من الساحل الجنوبى و الشرقى حيث توقع الخبراء أن يتم أبرار القوات الألمانيه هناك |
Avustralya'nın güney kıyısındaki bin kilometreyi aşan bir kıyı şeridi. | Open Subtitles | أكثر من ألف كيلو متر من الساحل على الحافة الجنوبية لأستراليا |
Şimdi onur konuğumuzu takdim ediyorum, bu adam kayalık Maine sahillerinden Kaliforniya'daki Golden Gate'e kadar adını duyurdu. | Open Subtitles | والآن، لتقديم ضيف الشرف، سنسمع من رجـل معروف من الساحل الصخري في (ماين) إلى البوابــة الذهبية في (كاليفورنيا) |