Kendi geleceğimi görebilirdim. Ta ki gerçek geleceğim gökten inene kadar. | Open Subtitles | ظللت أتطلع إلى مستقبلي حتى جاء المستقبل الحقيقي ساقطاً من السماء |
gökten inip aklımı başımdan alacak seksi bir kıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج فتاة تلقيني من السماء و تقلب حياتي رأساً على عقب |
Biz burada kendi işimize bakıyoruz, sonra birden gökten düşüp bize saldırıyorsunuz. | Open Subtitles | أعني أننا على أرضنا نباشر شؤوننا، فإذا بكم هبطتم من السماء وهاجمتمونا. |
Aramızdan yeni bir önder seçtik: gökyüzünden gelen adam Helikopterci. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أننا وجدنا زعيم جديد الرجل القادم من السماء |
Ev arkadaşım tatlarının cennetten düşme birer parça gibi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | زميلتي في الغرفة وتقول أنها طعم مثل قطرات صغيرة من السماء. |
Hak ettiğimiz iyi hayat gökten yağmayacak. | TED | فالحياة الجيدة التي نرغبُ فيها لن تتساقط علينا مثل المَن من السماء. |
Şükürler olsun ki hava terbiyeli, çünkü öyle olmasa uçaklar gökten düşerdi. | TED | ولحسن الحظ أن الهواء منتظم الحركة، فلو لم يكن كذلك، لسقطت الطائرات من السماء. |
Ayrıca felaketten kaçınmaları gerek, sadece bireysel zararlar değil, gökten gelen zararlardan da. | TED | كما يجب أن يكونوا قادرين على تجنب المخاطر، ليس المخاطر الذاتية فحسب، بل والآتية من السماء أيضا. |
"Uzaktan, geceden ve sabahtan Orada on iki rüzgarlı gökten, Beni işleyen hayatın hamuru Buraya fısıldadı: işte burdayım. | TED | من بعيد، من المساء إلى الصباح من السماء ذات الرياح الاثني عشر هنالك، أمور الحياة نسجتني من أسفل هذا الجانب؛ ها أنا ذا. |
gökten düşüp kafanıza çarpan şeylerden bahsetmiyorum. (hail dolu anlamına da gelir) Ben sıcak coşkulu heyecanlı | TED | أنا لا أتحدث عن الأشياء التي تنزل من السماء وتسقط على رأسك أنا أتحدث عن تعريف |
Bir sene önce, bu düş, bu melek gökten iniverdi. | Open Subtitles | ثم منذ سنة، هذاالحُلم،الملاك.. سقطت من السماء. |
Ateş ve rüzgar gökten göğün tanrılarından gelir, ama senin tanrın Crom'dur. | Open Subtitles | النار و الرياح تأتي من السماء من الرب, لكن "كروم" هو إلهك |
Bir sonraki gökten düşecek. Ve sonra bin akrep... | Open Subtitles | التالي سيسقط من السماء, وبعد ذلك سيأتي ألف عقرب |
Nerden geldiğin beni ilgilendirmez. Belki de gökten düştün. | Open Subtitles | لا أهتم من أين أتيتِ يمكنكِ السقوط من السماء بحسب علمى |
Getirdim! Ama gökten bir kız düştü! Lanet olası eski borular! | Open Subtitles | لكن هذه الفتاة نزلت من السماء اللعنة على هذه الانابيب القديمة خذي |
Tek başıma koşuyorum, işlerimi düşünüyorum... bir anda durup dururken, bir ahır kapısı gökyüzünden düşüverdi ve neredeyse bana çarpıyordu. | Open Subtitles | لقد كنت أهرول ، و مهتمة بعملي وقد خرج من لا مكان باب حظيرة سقط من السماء وكاد أن يسحقني |
Sonra birdenbire, bir koç gökyüzünden inmiş... ve bir ses peygambere fısıIdamış: | Open Subtitles | ثم فجأة نزل كبش من السماء وهناك صوت يهمس في اذن النبي |
Güçlenmek, büyümek ve üretmek için gökyüzünden gelen güneş ışığını kullanır. | Open Subtitles | انها تستخدم ضوء الشمس من السماء لتقوية نفسها و تنمو وتتكاثر. |
cennetten gelen nazik bir yağmur gibi yer yüzüne damlar. | Open Subtitles | تسقط مثل المطر الخفيف من السماء فوق الارض التي تحتها |
Cennetle bu dünyanın tam ortasında | Open Subtitles | بين عوالم الأرض من السماء |
Bir kız gökyüzünün ortasından nereye kaybolur ki? Güzel soru. | Open Subtitles | من الذي يرغب في خطف فتاة من السماء بأي حال؟ |
Yüce İsa, Tanrı'nın oğlu cennetten gelen ekmeğimizdesin. | Open Subtitles | مبارك المسيح ، الله، إبن الأب أنت الخبز الحى الذى يأتى من السماء |
Bu fotoğraf bir gökyüzü parçasını gösteriyor o kadar küçük ki bunun gibi 100 tanesi Gökyüzünde ancak bir dolunayı örtebilirdi. | TED | تبين هذه الصورة رقعة صغيرة جدًا من السماء أنها تحتاج إلى 100 رقعة مثلها لتغطي القمر مكتملا في السماء |
Ve eğer bir kamera alır da Gökyüzündeki rastgele bir yere tutar ve enstantanesini açık bırakırsanız kameranız Hubble Uzay teleskobuna bağlı olduğu sürece şuna benzer bir görüntü elde edersiniz. | TED | و لو أخذت كاميرا و وجهتها نحو أي جزء من السماء عشوائياً، و أبقيت عدسة الكاميرا مفتوحة، طالما أن كاميراتك متصلة مع تلسكوب هابل الفضائي، سوف ترى شيئا من هذا القبيل. |