Demek ki bomba çinko kaplı çelikten ince bir kaptaydı. | Open Subtitles | إذاً كان القنبلة موضوعة في حاوية رقيقة من الفولاذ المجلفن |
Ah yaratıcım, neden neden beni çelikten taştan yapmadın sanki? | Open Subtitles | آه، أيها الصانع، لماذا؟ لماذا لا تجعلني من الفولاذ والحجر؟ |
Duvarlar bir metre kalınlığında beton kapıysa çift levha çelikten oluşuyor. | Open Subtitles | الجدران من الخرسانة بسمك 3 أقدام و الباب من الفولاذ بطبقتين |
Bunun anlamı, su soğutmalı reaktörleri 20 cm kalınlığında çelik duvarlı basınçlı bir kap gibi inşa etmek gerekiyor. | TED | هذا يعني أنه لابد من بناء مفاعل مبرد بالماء كوعاء ضغط ذو جدران من الفولاذ وبسماكة أكثر من 20 سنتيمتر. |
Tepede kalıcı bir çelik halka var, ama Mall'daki herhangi bir stratejik noktadan görünmüyor. | TED | وهناك حلقة ثابتة من الفولاذ في الأعلى، ولكن لا يمكن رؤيتها من أي موقع مراقبة في المول. |
Ve metal armatürü yumuşak, ince ağlı çelikten 15 kat daha sağlam bir fiber kabloyla değiştim. | TED | لذا استبدلت الحديد بنوع معقد وناعم من الاقمشة وهو اقوى ب 15 مرة من الفولاذ |
Oldukça kalın ve paslanmaz çelikten yapılmış. | TED | انها مصنوعة من الفولاذ المقاوم للصدأ ، سميكة جدا. |
Ama aslında plastikler çelikten birkaç kat daha değerlidirler. | TED | ولكن في الحقيقة، البلاستيك أكثر أهمية من الفولاذ بعدة مراحل |
Bir örümceğin de büyük sırları vardır, çünkü örümceğin ağının ipliğini göreceli olarak karşılaştırdığımızda çelikten daha güçlüdür, ancak tamamıyla elastiktir. | TED | للعنكبوت أيضًا أسرار عظيمة، حيث أن خيط حرير العنكبوت أقوى من الفولاذ ولكنه مرنٌ تمامًا. |
Ve bu nanokristalin selüloz çok güçlü. çelikten 10 kat daha güçlü. | TED | وهذا النانوكريستالين سيلولوز قويّ جداً من حيث تحمّله للأوزان فهو أقوى من الفولاذ بعشر مرّات |
Zihinlerimiz genç ve sağlamdır çelikten de sağlam olan kirlenmemiş isteklerimizle doludur. | Open Subtitles | عقولنا شابة ومفعمة بالحيوية الإرادة النقية مصنوعة من الفولاذ الصلب |
Kasalar, 2 cm. kalınlığında tavlanmış çelikten yapılmış iki Chubb kasasının içerisine daha koyuluyordu. | Open Subtitles | والخزائن تم وضعها في خزانتين حديديتين شيدت من ثلاثة أرباع بوصة من الفولاذ |
Belki paslanmaz çelikten bir kütledir. | Open Subtitles | لعلها مجرد كتلة من الفولاذ المضاد للصدأ. |
Joe çelik masada karşıma oturdu ve boş bir ifade ile beni karşıladı. | TED | كان جو جالساً على طاولة مصنوعة من الفولاذ واستقبلني بتعبير الوجه اللامبالي |
Plastik veya naylon dişlisi var. Bir de paslanmaz çelik veya nikel dişli olanı. | TED | يحتوي على أسنان من البلاستيك أو النايلون، وهناك أسنان مصنوعة من الفولاذ المقاوم للصدأ أو من النيكل. |
Soldaki araba çelik bir levhaya çarpyı. | TED | يمكنكم ملاحظة الفرق .. السيارة على اليسار ارتطمت بعمود من الفولاذ |
Dişlerin arasında ve dilin üstünde duran soğuk ve sert, çelik çubuklar. | Open Subtitles | قضب من الفولاذ البارد السيئ يبقى بشكل عب بين الأسنان و فوق اللسان |
Söylentilere göre, o, kendisine bir çok güçlü bir çift metal kol taktırdı, | Open Subtitles | تقول الاشاعات انه استحدث ذراعين من الفولاذ المتين |